İsrail’in Oscar yazgısı

İsrailli sinemacılar üç yıldır Oscar yarışında ilk beşte sahaya çıkıyorlar. Ancak hep sürpriz filmlere yenilme yazgısını yaşıyorlar. ‘Beaufort’ ve ‘Beşir ile Vals’ten sonra, bu yıl ‘Ajami’ sürpriz Arjantin filmi ‘Gözlerindeki Gizem’e yenildi.

Viktor APALAÇİ
17 Mart 2010 Çarşamba

Bu yazımızda 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde gösterilecek altı film arasında yer alan ‘Ajami’den bahsedeceğiz. Yaratıcıları Filistinli Scandar Copti ile İsrailli Yaron Shami önümüzdeki ay İstanbul’a gelecekler

İsrailli sinemacılar üç yıldır Oscar yarışında ilk başta sahaya çıkıyorlar. Ancak 3 yıldır hep sürpriz filmlere yenilme yazgısını yaşıyorlar.

En İyi Yabancı Film kategorisinde Oscar için yarışan üç İsrail filmi, 2008’de ‘Beaufort’, 2009’da ‘Beşir ile Vals / Waltz With Bashir’, bu yıl da ‘Ajami’ yarışmadan eli boş döndü.

‘Beaufort’ Berlin Film Festivali’nde yaratıcısı Joseph Cedar’a En İyi Yönetmen Gümüş Ayı Ödülü’nü kazandırdı. Ancak Oscar’ı, temerküz kampında sahte para basan tutukluların öyküsünü anlatan Avusturya filmi ‘Kalpazanlar’a kaptırdı. Geçen yıl festivallerinin ödül şampiyonu, Ari Folman’ın ‘Beşir ile Vals / Waltz with Bashir’, favori gösterildiği Oscar yarışında, adı sanı duyulmamış bir Japon yönetmene geçiliyordu. Yojiro Takita’nın ‘Gidişler / Departures’ adlı filmi ölüm üzerine evrensel teması ile duygusal, çarpıcı, mükemmel bir filmdi.

Bu yılki Oscar adayı İsrail filmi ‘Ajami’nin yönetmenleri, Filistinli Scandar Copti ile İsrailli Yaron Shani, Filistin – İsrail çatışmasını çarpıcı bir dille anlatırken, İsrail toplumuna farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyorlar.

Yılın en çok ödül kazanan yapımlarından biri olan ‘Ajami’ Nisan başında 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde gösterilecek, yaratıcıları filmle ilgili soruları yanıtlamak için İstanbul’a gelecekler.  ‘Ajami’ ismi hikâyenin geçtiği Yafa şehrindeki bir mahalleden geliyor. Ajami’de yaşayan Scandar Copti ile Yaron Shani, burada yaşadıkları tecrübeli bu ‘ilk’ uzun metrajlı filmlerinden anlattılar (Film geçen yıl Cannes Film Festivali’nde ‘Altın Kamera’ Ödülü için yarıştı.)

İsrail’in kuruluşundan (1948) önce ‘Denizin Gelini’ olarak anılan ‘Yafa’, şimdi Tel Aviv’in bir güney varoşu. Yahudilerle Arap komşuların ilişkileri, Batı Şeria, İsrailli Araplarla Hıristiyan ve Müslümanlar arasındaki ilişkiler filmde son derece gerçekçi bir uslupla anlatılıyor.

İzleyicinin suratına bir tokat şiddetiyle çarpan bu gerçekçilik, adeta kendilerini oynayan (profesyonel olmayan) mahalli oyuncuların beceresinden kaynaklanıyor. Film bu coğrafyadan başarılı bir insan portreleri resmi geçidi sunuyor.

 

GÜVEN BUNALIMI

13 yaşındaki Malik ile ağabeyi Omar, Ajami’de korku içinde yaşarlar. Amcaları önemli bir insanı yaralayınca bütün aileleri tehdit altındadır. Naif bir Filistinli göçmen olan Malik, annesinin ameliyatı için gereken parayı biriktirmek için İsrail’de kanun dışı olarak çalışmaktadır. Genç Filistinli Binj İsrailli nişanlasıyla birlikte parlak bir istikbal yaşamanın düşünü kurar. Yahudi polis Dando öldürülen ağabeyinin intikamını almak için yaşıyordur.

Film, Yafa’nın Araplarla Yahudilerin birlikte yaşadığı Ajami semtindeki Filistinliler’in yasadışı faaliyetlerine ve İsrail polisinin de işin içinde olduğu suç trafiğine odaklanıyor. Birbirlerine göbekten bağlı beş öykücükten oluşan filmin senaryosu, mafyasıyla, esrarkeşiyle, tinercisiyle suç dünyasını işlemekle yetiniyor, yorum getirmekten kaçınıyor.

İsrail topulumu ile içiçe yaşayan Müslüman ve Hıristiyan Arapların yaşantısını belgesel havasında anlatan film kronolojik sırada anlatılmıyor. Irkçılık, aile içi şiddet, resmi makamların kaypaklığı gibi temaları işleyen filmin ana teması Yahudilerle Araplar arasındaki güven bunalımı.

Ajami’nin Filistinli ve İsrailli yönetmenleri ‘Biz birbirimize güvendik. Neticesi ortada. Araplarla Yahudiler arasında bir güven oluştuğunda işler değişecek’ dedi.

Gelelim En İyi Yabancı Film Oscarı’nın sahibi Arjantin filmine. Ciddi rakiplerini geride bırakarak herkesi şaşırtan sürpriz film ‘Gözlerindeki Gizem / El Secreto de sus Ojos’, yaşlı bir savcılık görevlisinin, emeklilik sonrası kitap yazmaya karar vermesiyle başlayan geçmişe yolculuğunu anlatıyor. Tarihiyle hesaplaşamayan Arjantin toplumunu, 1970’lerde adaletin ve hukukun çöktüğü dönemlerin, kanlı ve acılı olaylarını gözlere seren film, tecavüz kurbanı bir kadının katilinin arayış öyküsü.