/Antik çağlardan günümüze Afrika Yahudileri -2

Genellikle Akdeniz’in güney kıyılarında yoğunlaşan Afrika Yahudi yaşamı, dünya kamuoyunun gündemine ise Etiyopya’da yaşayan Falaşalarla geldi.

Sara YANAROCAK Kavram
18 Kasım 2009 Çarşamba

İsrail’in Falaşalar’ı kurtarmak için düzenlediği operasyonlar filmlere bile konu oldu.

Afrika’daki birçok ülkede medeniyetler kuran Yahudiler, son yüzyılda yaşanan olaylar sonucu neredeyse yok oldu.

LİBYA

1931 nüfus sayımı, Libya’da 24.500 Yahudi olduğunu kaydetmişti, bunların büyük çoğunluğu tüm Kuzey Afrika’daki en dinamik merkezlerden biri olan Trablusgarp’ta yaşamaktaydı. Sirenaika’da ve bölgenin güneyinde, mağarada oturan ve ender gezginlerin her zaman ilgisini çeken Yahudilerin yaşadığı daha küçük merkezler vardı. 2. Dünya Savaşı sırasında Faşistlerden eziyet gören Yahudiler, Trablusgarp’ta İngilizlerin ilgisiz yönetimi altında 1945’te ve daha sonra İsrail’in kurulması üzerine 1948’de, Müslümanların saldırılarına katlanmak zorunda kaldılar. Başlayan göç hareketi, bu ülkeye bağımsızlık verilmesini izleyen yılda bir sel haline dönüştü. Libya’nın bağımsız bir monarşi olduğu 1951’in sonuna kadar, çoğunluğu yabancı uyruklu sadece birkaç bin kişi kaldı. Bunların çoğu 1967 Ortadoğu Savaşı’ndan, geri kalanları da 1969’da monarşinin devrilmesinden sonra ülkeyi terketti.

Eskiden geniş ve müreffeh olan Trablus Yahudi topluluğundan geriye hiçbir şey kalmadı. Yahudiler, İngiliz ordusunun korumasına güvenmeyecekleri için, kendi öz savunmalarını örgütlediler, fakat Yahudi yaşamı için koşullar imkânsız hale geldi ve 1951’de Libya Yahudileri’nin tümü dışarıya göçtüler.

MISIR

1917 Mısır nüfus sayımı, Avrupa ve Filistin’den yakın zamanlarda göçmüş yabancıların yarısından çoğunu oluşturan 60.000 Yahudi olduğunu saptamıştı. Bunlar ülkenin ekonomik ve politik yaşamında önemli bir rol oynamışlardı.

1937’de yabancıların ayrıcalıkları kaldırılmış, 10 yıl sonra da Mısırlı olmayan yurttaşların haklarının sınırlandırılması, sadece %15’i Mısırlı, %20’si yabancı uyruklu, geri kalanı vatansız olan Yahudi topluluğunun temelini önemli ölçüde zedelemişti. 1948’de İsrail’le yapılan savaş, kitle şiddetini ve resmi bir yıldırma hareketini getirmiş ve binlerce kişi ülkeyi terketmişti. Bu yıldırma 1954’te Cemal Abdül Nâsır’ın yönetimi ele geçirmesinden sonra daha da şiddetlenmiş; 1956 Süveyş harekâtından sonra binlerce Yahudinin mal varlığına el konulmuş, kendileri de ülkeyi terketmeye zorlanmışlardı. İhraçlar ve göçler, 1979’da Mısır ve İsrail arasında zor bir barış ortamına varılıncaya kadar sürmüş, sonunda Kahire ve İskenderiye’de sadece yüz Yahudi kalmıştı. İsraille bağları yeniden kurulması, bu küçük topluluğun özgüvenini yenilemiş, 1982’deki Dünya Yahudi Kongresi’ne katılmalarını sağlamıştı.

Günümüzde Kahire’de dört kişi, İskenderiye’de ise iki yaşlı Yahudi aile yaşamakta. Gençlerin tümü, ülkeyi terkettiler.

Kahire’de Karai Sinagogu hâlâ ayakta. Karailer, Kahire’de yüzyıllardır yaşamaktalar. 60 yıl önce Kırım’daki kardeşlerinin imha edilmesinden sonra, Kahire dünyadaki en büyük Karai topluluktu. Şimdi ise pek çoğu ülkeyi terketti. Etkileyici sinagog, geride kalmış birkaç kişi için çok geniş. Karailer, sinagoga girmeden önce ayakkabılırın çıkarırlar ve Rabbanilerin aksine dua sırasında dizlerinin üzerine çöker ve secdeye kapanırlar.

ETİYOPYA

1974 askeri darbesine kadar Etiyopya’da Adis Adaba ve Asmera’da küçük Adenli Yahudi toplulukları vardı. Ülkenin kuzeybatısında, Sudan sınırına yakın bir yerde özellikle Gondar ilinin çeşitli köylerine serpilmiş bir biçimde yerli Yahudilerin, Falaşaların binlercesi yaşamaktaydı. Fakir ve yalıtılmış bir topluluk olan Falaşalar komşuların önyaryargılarından, yöneticilerin keyfi yönetiminden, Hıristiyan misyonerlerin girişimlerinden çok acı çekmişlerdir. Bunların Yahudilik statüsü çok tartışılmış ve bu tartışmalar, diğer uzak ve kıt olanakları olan toplulukların yararlandığı, uluslararası Yahudi refah kurumlarının desteğinden ve maddi yardımlarından yararlanmaları önlenmişti.

Bazı eğitim ve yardım çalışmaları üstlenilmiş, 1975’te İsrail Sefaradi Başhahamının, en sonunda onların Yahudi olduğuna karar vermesinden sonra, İsrail Parlamentosu vatandaşlığı için uygun olduklarını açıklamıştı.

1988’de 15.000’in üstünde Falaşa, açlıktan kırılan Etiyopya’dan kurtarılmış ve “Moşe Operasyonu” ile bir hava köprüsü kurularak gizlice İsrail’e taşınmışlardı. 1992’de ikinci kez yapılan “Şelomo Operasyonu” ile geri kalan diğer Falaşalar da aynı şartlarla İsrail’e getirilmişlerdi.

Etiyopya’nın Falaşaları veya Beta Israel, dağınık köylerde yaşayan, öncelikle tarımla uğraşan geleneksel Yahudiler’dir. Liturjik dilleri Ge’ez (eski Etiyopya) ve dinleri kutsal kitap ile yerli Afrika öğelerini birleştirir. Yüzyıllar boyunca Yahudi dünyasından yalıtılmış olarak yaşadılar, çok yakın zamanda ilişkiler yeniden kuruldu. Falaşaların tümü İsrail’e göç ettiler.