Sinemada Chanel Rüzgârı

Fransız taşrasından gelen, eğitimsiz, yoksul bir kızın kendisini yetiştirmesini, sınıf atlamasını, adım adım moda dünyasının zirvesine tırmanmasını anlatan iki film, Coco Chanel’in ölümünün 38. yılında sinemaya damgasını vuruyor.

Viktor APALAÇİ
11 Kasım 2009 Çarşamba

Bu filmler, terkedildiği yetimhanede dikiş dikmesini öğrendikten sonra sıradışı bir stiliste dönüşen, yepyeni bir moda yaratan Chanel’in öncü ve feminist davranışlarını, insanları yönetmedeki ustalığını, zekâsını, karizmasını, enerjisini başarıyla yansıtıyor. İlk filmde, Hollandalı Jan Kounen, Chanel’in Rus besteci Stravinsky ile aşkını, ikincisinde Anne Fontaine, gençlik yıllarını ve ilk iki aşk öyküsünü anlatıyor.

Fransız zerafetinin simgesi olmuş, moda ikonu Coco Chanel, ölümünün 38. yılında iki filmle birden anılıyor.

Seyyar satıcı babasının 9 yaşındayken bir yetimhaneye bıraktığı Coco Chanel’in, rahibelerin yanında terziliği öğrendikten sonra, sıradışı bir stiliste dönüşmesi, yepyeni ve öncü bir moda yaratması bu iki filmde anlatılıyor.

3 hafta arayla vizyona giren filmlerin ilki “Büyük Aşk / Coco Chanel et İgor Stravinsky”de, Hollandalı yönetmen Jan Kounen, üne kavuşan Chanel’in himayesine aldığı Rus besteci Igor Stravinsky ile olan sevda öyküsünü anlatıyor.

Filmlerinde aşktan, arzudan, insan ilişkilerinin karmaşık yapısından bahseden Fransız kadın yönetmen Anne Fontaine, rahibelerin yanında öksüz büyüyen Chanel’in başarı öyküsünün ilk yıllarını “Coco Chanel’den önce / Coco Avant Chanel” filminde anlatıyor.

İlk film, 20. yüzyılın en önemli bestekârları arasında sayılan Stravinski’nin, güçlü, bağımsız modern stilist Chanel’in hayatına nasıl karıştığını, döneminin ötesinde düşünen iki sanatçının yaşadığı tutkuyu, aralarındaki özellikle cinselliğe dayanan inişli-çıkışlı ilişkiyi, yaratıcılık ve esinleme temaları eşliğinde işliyor.

İkinci film, Fransız taşrasından gelen, eğitimsiz, yoksul bir kızın kendisini yetiştirmesini, yaşamında adım adım zirveye tırmanmasını, gizemle dolu gençlik yıllarını, ilk sevgilisi,at yetiştiricisi Etienne Balsam ile Paris sosyetesine girişini, kendisine ilk moda atölyesini açması için destek veren ikinci sevgilisi Boy Capel ile olan tutkulu aşkını anlatıyor.

Her iki filmin ortak yanı, sıradan bir taşra ailesinin kızı olarak doğan, yeni bir tarz yaratarak moda ikonuna dönüşen Chanel’in öncü ve feminist davranışlarını, işkadını ve gerçek feminist özelliğini işlemesi. Her iki film, moda meraklılarının ve feministlerin ilgisini çekmek için bütün özelliklere sahip.

 MODA İKONU VE GÖÇMEN BESTECİNİN AŞKI

“Doberman” ile ilk çıkışını yapan, başyapıt seviyesindeki “99 Frank” adlı filmiyle, biçime ağırlık veren bir yönetmen olarak tanıdığmız Jan Kounen “Büyük Aşk”ı, İngiliz yazar Chris Greenhalgh’ın “Coco and Igor” adlı romanından yola çıkarak, bizzat yazarın senaryosu üzerine bina etmiş.

1883 doğumlu Chanel’in en önemli keşiflerinden “Chanel 5” parfümünü yarattığı yılları, Stravinsky’nin devrim yapan müziğinden etkilenerek, Paris’te ailesiyle yokluk içinde yaşayan sanatçıyı kent dışındaki görkemli malikânesine davet etmesini, kendisiyle yaşadığı tutkulu aşkı anlatan “Büyük Aşk” görsel açıdan çok başarılı bir film.

Son Cannes Film Festivali’nin kapanış galasında dünya prömiyeri yapılan film, ilk 20 dakikasındaki açılış sekansı ile öne çıkıyor. 1913 yılında, Paris Theatre des Champs-Elysées’inde, Stravinsky’nin meşhur “Bahar Ayini”nin galasında, performansın seyirciden aldığı sert tepkiye etkileyici bir sinematografi eşliğinde işleyen Kokner, Uyuyan kökenli manken-oyuncusu Anna Mouglasis’in desteğiyle, başarılı bir biyografik filme imza atıyor.

Jan Kounen atmosfer yaratmada ustalığını gösteriyor, çok az konuşma olan filmde, 20. yüzyıl başı Paris’ini kostümler, eşya tasarımları ile perdeye yansıtıyor.

 

YETİMHANEDEN ZİRVEYE GİDEN YOL

Sinemaya oyuncu olarak başlayan Anne Fontaine, Robert Hossein’in yönetiminde “Notre Dame’ın Kamburu” oyununda Esmeralda’yı canlandırdı. İlk yönetmenlik denemesi “Aşk Öyküleri Hep Kötü Biter” ile Jean Vigo ödülünü kazandı. “Kuru Temizleme” ile Venedik Film Festivali’nde senaryo ödülünü kazandı.

Anne Fontaine, Chanel’in çocukluğundan, sosyetenin içine girip dünya modasına hükmeden isim oluşuna kadarki gençlik yıllarını anlattığı film, Paul Morand’ın “L’Allure de Chanel”iyle, Edmond Charles-Roux’nun “L’Irreguliére”inden esinlendi.

Coco ile kardeşinin terkedildikleri yetimhanenin dikiş atölyesinde dikiş dikmeyi öğrenmeleri, yetimhaneden ayrılan kızkardeşlerin gündüzleri dikiş dikerek geceleri de bir kulüpte şarkı söyleyerek hayata tutunmaya çalışmalarını anlatan film, Chanel fenomeni analiz ediyor.

Kendine olan aşırı özgüveniyle, kendini hep bir zanatkâr olarak gören, kadına rahatça hareket etme özgürlüğü tanıyan,  artama rahatça uyum sağlayabilen, insanları yönetmede usta olan, kendi kurallarını koyan, Cocteau ile, Picasso ile çalışan Coco Chanel’in zekâsı, karizması ve enerjisi filmde ustalıkla anlatılıyor.

Orijinal ismiyle, Chanel olmadan önceki Coco’nun biyografisini çizen Fontaine’in filmi, kimselere benzemeyen, aykırı, başına buyuk, mücadeleci bir kişiliğin, erkek egemen bir dünyada bir imparatorluk kurmasını anlatıyor.

Oyuncu seçimindeki isabetsizlik filmin temel kusuru. Yirmili yaşlardaki Coco Chanel’i canlandırmak için fazla yaşlı duran Audrey Tatou filmin inandırıcılığını zedeliyor. Yönetmen Fontaine’in tek artısı filme yaydığı melankoli atmosferi. Yine de film muhteşem finaliyle izlenmeyi hak ediyor.

 

COCO AVANT CHANEL Yönetmen: Anne Fontaine

Oyuncular: Audrey Tautou, Benoit Poelvoorde, Alessandro Niyola Marle Gillain, Emmanuelle Davos, Regis Royer, Etienne Bartholomeus, Yan Duffas, Fabien Behar, Roch Lelbovici Senaryo: Anne Fontaine, Camille Fontaine Görüntü Yönetmeni: Christople Beaucame Kurgu: Luc Bamier Müzik: Alexandre Desplat