Latin Amerika Yahudileri -3

Güney Amerika’daki birçok ülkede Yahudi yaşantısı görülür. Ancak bazı ülkelerdeki Yahudiler antisemitizmden sıkça nasibini alırken, bazıları dini vecibelerini özgürce yerine getirdiler

Sara YANAROCAK Kavram
21 Ekim 2009 Çarşamba

Brezilya

Arjantin’den sonra Brezilya, Latin Amerika’da en fazla Yahudi göçü alan ülke olup, burada da Yahudi Kolonileştirme Derneği tarafından tarım kolonileri kuruldu. Ancak, bunların çöküşü Arjantin’dekinden daha hızlı ve tam oldu.

Brezilya’nın Yahudi nüfusu iki büyük kent, Rio de Janerio ve Sao Paolo arasında bölünmüştür. Daha küçük bir topluluk olan Porto Alegre, yakın kolonilerden Philippopson ve Quatro Irmaos’un önceki tarımsal sakinleri tarafından kuruldu. Brezilya’nın ilk sinagogu, 1824’de Faslı göçmenler tarafından en kuzeydeki Belem’de inşa edildi. 19. yüzyıl boyunca, küçük Faslı topluluklar kuzey bölgelerinde gelişti; fakat Brezilya Yahudilerinin büyük çoğunluğu Aşkenazi kökenlidir. Federal Başkan Brasilia, İsrail Büyükelçiliğiyle başlayarak küçük bir Yahudi varlığını cezbetmeye başladı. Ülkeye Yahudi göçü, düşük bir oranda sürüyor.

Brezilya’nın geleneksel olarak, azınlık farklılıklarına karşı hoşgörülü bir tutumu vardır. Bu nedenle Yahudiler iyi bir uyum sağladılar. Ülkenin politik yaşamında, her düzeyde tam rol aldılar, endüstriyel gelişmede öncü oldukları kadar, sanat ve bilim alanında etkinlik sağladılar.

Antisemitizm neredeyse varolmadı ve Brezilya-İsrail ile iyi ilişkilerini sürdürdü. Brezilya’da Arjantin’deki gibi geniş bir sinagog yelpazesi ve çok sayıda Yahudi spor ve sosyal klübü vardır.

Uruguay

Güney Amerika’daki diğer ülkelerin Yahudi toplulukları çok daha küçüktür. En büyüğü, liberal gelenekleri, yüksek okuma yazma oranı ve hemen hemen tümüyle beyaz bir nüfusa sahip olan Uruguay’dadır.

Bu ülkede, dinsel özgürlük tamdır ve resmi bir devlet dini yoktur. Daha eski göçmen grupları büyük ölçüde özümlenmişlerdir ve Yahudiler de bunda istisna oluşturmazlar; fakat Yahudilerin önemli bir oranı birinci kuşak göçmenler olup, güçlü bir Yahudi kimliği duygusu taşırlar. Çok az Yahudi’nin politikayla ilişkisi vardır; genellikle yüksek toplumsal tabakada yer almazlar; yine 1973’den beri ülkeyi yöneten askerlerle de ilişkileri olmamıştır.

Çoğu kez Arjantin’de ilişkileri olan Nazi hücrelerinin faaliyetlerine bağlanabilen bazı antisemitik eylemler oldu. Ancak genelde, Yahudiler bu ülkeyle iyi bütünleştiler ve Uruguay İsrail’le ilişkilerini mükemmel bir biçimde sürdürdü. Ülkenin doğusunda başlatılan az sayıda tarımsal proje başarıya ulaşamadı, Yahudi nüfusun büyük çoğunluğu başkentte yoğunlaştı. Burada değişik eğilimlere ve (Aşkenazi, Sefaradi, Almanca konuşan ve Macar) dört ayrı dinsel topluluğa göre bir takım Yahudi okulları bulunmaktadır.

Siyonizm, Güney Amerika’da uzun ve önemli bir tarihe sahiptir ve bölgedeki hükümetler İsrail’e sempati dolu bir ilgi duymaktadır. Uruguay’ın geniş Yahudi topluluğu, Yahudi Devletine güçlü bir destek vermektedir. Başkan Shazar’ın 1966’daki ziyaretindeki heyecanlı karşılama ve 1967’deki 6 Gün Savaşı sırasında yapılan destekleme yürüyüşü buna tanıklık etmektedir.

Şili

Şili’nin fırtınalı tarihi, güvenli bir Yahudi varoluşu için rahat koşulları sağlamadı. 1833 tutucu anayasası Roma Katolikliği’ni resmi din olarak tanıdı ve 1925’e kadar Katolik olmayanlara dinsel törenler için tam özgürlük sağlanmadı. İlk Yahudi yerleşimciler resmi dini benimsediler veya örgütlerini kaçamaklı isimler altında gizlemişlerdi. Bunlar Arjantin’den gelen Aşkenazlar ve Makedonya’dan gelen Sefaradlar idi. 1919’da Şilili Yahudilerin ilk kongresi, her iki grubun ve “Hijos ve Sion”un, yani koloni döneminde dinlerini yeni Hıristiyanlardan aldıklarını iddia eden Yahudileştirilmiş Yerlilerin de temsilcilerini biraraya getirdi. 1930’larda önemli bir Alman mülteci akımı ve Macar öğesi oldu.

Antisemitzm, iç çatışmalarla yıpranan, Nazi ve Arap göçleri çeken Şili’de kendisine verimli bir ortam buldu. Salvador Allende’nin Marxist Hükümeti sırasında (1970-73) pek çok Yahudi ülkeyi terk etti, ancak general Pinochet’in askeri yönetiminin daha önce yasal olan antisemit sürekli yayınların susturulması sonucunu doğuran sıkı sansürü sırasında bir kısmı geri döndü. Özümlenme çok güçlü oldu, farklı dindeki evliliklerin oranı yaklaşık %30’a varmıştır. Herşeye rağmen, özellikle Şili Yahudileri’nin %90’ının yaşadığı başkentte Yahudi örgütü vardır.

Venezuela

Venezuela’nın ilk (1819-1821) anayasaları bağımsızlık savaşı sırasında yürürlüğe kondu, din özgürlüğü kabul edildi ve bu durum, (kurtarıcı Simon Bolivar’ın savaş sırasında Yahudi evlerine sığındığı) Curaçao’dan Yahudi göçünü teşvik etti. Örgütlü toplulukların gelişmesi yavaş oldu; yerleşenler giderek Museviliği terkettiler, ancak arkalarında, birisi ulusal bir anıt olarak onarılan bir takım eski mezarlıklar bıraktılar. 1958’e kadar bir dizi liberal anayasanın arasına zaman zaman Yahudi göçüne sınırlamalar koyan sert diktatörlükler girdi, ama Venezuela (petrol gelişleri sayesinde Latin Amerika’nın bu en zengin ülkesi) hem Avrupa’dan hem de Ortadoğu ve Güney Amerika ülkelerinden Yahudileri çekmeye devam etti.

Caracas kentinde Yahudi topluluğu önemli ölçüde, genişledi. Şimdi Yahudi nüfusu 1000 civarındadır. Sefaradlar ve Aşkenazlar ayrı sinagoglara sahip olmakla beraber, topluluk ve Siyonist örgütlerinde ve büyük Yahudi gündüz okulunu desteklemekte biraraya gelmektedir.