Bisiklet bayramı / bravo başkan

Roş Aşana Bayramı ile Yom Kipur'u yurt dışında geçirdim. Birkaç yıl öncesine kadar uzunca süren bir tatilde ülkemizden tamamen kopar, dönüşünüzde toparlanmak için belli bir zaman gereksinmeniz olurdu. Günümüzde ise bu ne mümkün? Her gün internetten, Türkiye'deki gelişmeleri izliyor, gelen e-postaları okuyoruz.

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
7 Ekim 2009 Çarşamba

Seyahatim süresince İsrail’de neler mi oldu? Obama’nın BM Genel Kurulu’ndaki konuşması fazla heyecan uyandırmadı, Netanyahu’nun Ahmedinecad’a yanıtı genelde olumlu karşılandı. Devletin kuruluş yıllarında 10 yıl süre ile BM delegeliği görevinde bulunan eski Dışişleri Bakanı Abba Eben’den sonra genel kurul üyelerine bu denli sert eleştiriler getiren ve Golda Mayer kadar akıcı bir İngilizce ile hitap edebilen tek siyasetçinin Netanyahu olduğuna dikkat çekildi.

Ancak halkı en fazla heyecanlandıran Haziran 2006 tarihinden bugüne 1195 gündür Hamas’ın elinde esir bulunan Gilad Şalit’in hayatta ve sağlığının yerinde olduğunu kanıtlayan kasetin ortaya çıkması idi.

İtiraf edeyim ki bu gezimde fazla önemli bir şey yapmadım; bir gün ülkenin güneyinde yer alan Ashdod’u, diğer bir gün ise kuzeyde, Galil’de bulunan Karmiel’i ziyaret ettim. Ashdod, Hamas’ın Kassam roketlerine, Karmiel ise Hizbullah’ın Katyuşa’larına hedef olmuş iki kent.

Kent denilmesine aldanmamak gerekiyor; örneğin Karmiel’in nüfusu sadece 50 bin. Oranın bir yaşayanı bu bölgeye yerleştiği 1970 yılında sadece 700 kişi olduğunu söyledi. Karmiel’de düzen ve sessizlik hâkim. Tek sineması iş yapamadığından birkaç yıl önce kapanmış. Yemyeşil yamaçların karşısında huzur içinde, koşturmasız, stressiz bir yaşam…

Yom Kipur, Tel Aviv kentinde, Neve Avivim’de, Türkiyelilerin çoğunlukta olduğu sinagogdaydım. Biri Sefarad, diğeri Aşkenaz iki sinagog birbirlerine bitişik, yan yana yer alıyor. Çok yakın bir semt olan Ramat Aviv Gimel’de ise sinagog yok. Semt sakinleri Habad’ın bir arsaya kurduğu çadırda ibadet ediyor. Orada sinagog inşa edilmemesinin nedeni, laiklerin semtin dindarların eline geçmesini önlemek için belediye nezdinde karşı koymaları… Hayretler içinde kaldım ve üzüldüm. Hangi yönden gelirse gelsin dini inanç konularında her türlü baskıya karşı çıkılmasının gerekliliğine inanıyorum.

Yom Kipur’da yaşam tamamen duruyor; yollardan, caddelerden tek bir taşıt geçmiyor 25 saat süresince. Çocuklar bisikletleri, kaykayları ile her yerde… Caddeler çocukların… Küçük bir çocuk annesine soruyor; Anne, bugün bisiklet bayramı mı?”

* * * 

Türkiye’ye ayın 29’u akşamı döndüğümden,  CNN Türk’de, Cemaat Başkanı Silvyo Ovadya’nın, Farklı Kimliklere ve Yahudiliğe Bakış Algı Araştırması sonuçları ile ilgili açıklamalarda bulunduğu programı izleyemedim. 

Beyoğlu Musevi Hahamhanesi Vakfı ve Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu’nun ortak projesi olarak Frekans Şirketi’nin gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçları ise aynı gün Neve Şalom Kültür Merkezi’ndeki basın toplantısında kamuoyuna sunulmuş. Toplantıya basın dünyasının önde gelen kişilerinin katılması büyük önem taşıyor.

Tabi ki araştırmada ortaya çıkan bazı göstergeler benim ve benim gibi pek çok kişi için sürpriz niteliği taşımıyor. 1108 denek ile yapılan ankette % 42’nin Yahudi komşu istememesini tabii ki yadırgamadım. Hatta sevindim diyebilirim çünkü daha önce bu oran çok daha yüksek çıkmaktaydı.

Toplumun % 90’nın hiç Yahudi tanımıyor olması da beni şaşırtmadı. 20.000 cıvarında olduğu tahmin edilen Yahudilerin 72 milyon nüfuslu bir ülkede tanınmaması olağan görülebilir. Kişisel temelde yürütülen ilişkilerde - kimliklerimizden her ne kadar daha din hanesi kalkmamış ise de-  isim ve soyadımızdan da farklılığımız’ (?) anlaşılamıyorsa, normal düzeydeki yurttaşın dinsel kimliğimizi bilmiyor olmasını pek yadırgatıcı görmüyorum. Yahudi olduğumuz herhangi bir yerimizde yazılı değil ya…

 Bire bir ilişkiler Yahudilerin de her Türk vatandaşı gibi aynı duyguları, aynı değerleri paylaştıklarının, ortak bir kültüre sahip olduklarının anlaşılması yönünde yaratılması gereken fırsatlardır.

Yahudi Cemaati’nin tanıtım amacı ile gerçekleştirdiği Yahudi Kültürü Avrupa Günü gibi etkinliklerin birkaç bin kişinin ötesinde milyonlara ulaşması da imkânsızdır. Ne var ki medyanın görevi bu gibi tanıtıcı etkinliklere çok daha fazla yer ayırarak bu girişimlerin etkisini milyonlara ulaştırmak olmalıdır.

Kanımca bu araştırmanın taşıdığı önem Türk Yahudi Cemaati’nin böylesi bir projenin sonuçlarını kamuoyuna sunma girişiminden kaynaklanmaktadır. Yoksa benim için malumun ilanından ibarettir.

Yıllarca önce amatör düzeyde hazırlanan bu tür anket ve demografik araştırmaların verileri devlet sırrı gibi saklanırken, son yıllarda – Onursal Başkan Bensiyon Pinto’nun da başlattığı açılım ile- değişim giderek hız kazanmış ve Türk Yahudi Cemaati ‘unseen’ (görünmez) olma özelliğinden hızla sıyrılarak kendi gerçeklerini ve sorunlarını paylaşmak, açığa vurmak gereksinimini duymuştur. Bu açıdan başta Türk Musevi Cemaati Başkanı Silvyo Ovadya olmak üzere tüm yönetimi kutluyorum.