Tazria

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
22 Nisan 2009 Çarşamba

Her yıl bu peraşalardan söz ederken aslen ismi “Metsora” olan peraşamızı, neden “Tahara” diye adlandırdığımızı belirtiriz. Bir hastalık ismi olan peraşamızın ismi birçok açıklayıcı tarafından saflık anlamına gelen Tahara olarak kullanıldığını bir kez daha hatırlatalım.

Bu hafta peraşalarımızda bir nev’i cüzzam hastalığının nasıl oluştuğu ve nasıl tedavi edildiği konusunda açıklamalar vardır. Burada sözü edilen hastalık aslında fiziksel görünümde olsa da aslında manevi bir hastalıktır ve “laşon ara – kötü söz” söyleyenler ile ilgilidir. Bu hastalığın tanısı bir Kohen tarafından konmakta ve tedavisi ise uzun bir süreci gerektirmektedir. Bu süreç içinde kişi kamptan tecrit edilmekte ve hastalık bitip bir kobran sunulana kadar bu tecrit sona ermemektedir. Burada tecritin nedeni hakkında birkaç söz söylemek yerinde olacaktır.

Normalde bir kişinin  toplumdan dışlanması bir ceza olarak görülebilir. Kişinin toplum ile ilişkisi kesilmiş ve yalnızlığa mahkum edilmiştir. Bu süre içinde kişi psikolojik olarak ciddi bir sorun yaşayabilir, depresyona girebilir hatta ileri derecede tedavisi mümkün olmayan bir rahatsızlığa neden olabilir.

Halbuki Yahudilikte bu tecridin nedeni daha farklıdır. Tecrit, kişiyi cezalandırmaktan ziyade kendi içine dönmesinde yardımcı olur. Yalnız kaldığı süre içinde kişi, başına gelen bu hastalığın nedenleri üzerinde düşünebilir ve bir daha başına gelmemesi için “teşuva” yapabilir. Gerçekten yapılan teşuva, kişinin tedavisi için olumlu rol oynayacaktır. Buradaki amaç, zaten kişinin sorunun üzerinde düşünmesi ve hatasını anlayabilmesidir.

Bir insanın fiziksel anlamda bir hastalığı ortaya çıktığında tedavi olabilmek için çaba harcar. Ruhani bir hastalık varlığında da ruhunu tedavi edebilmesi için maneviyatını güçlendirmesi şarttır. Bunu güçlendirmesinin en kolay yolu Tora öğrenmesi mitsvaları uygulaması ve iyi davranışlar konusunda ilerlemesidir. Böylelikle kalbini ve ruhunu eğitecek iyi bir kalbe sahip olacaktır.

Pirke Avot’ta da Rabi Yohanan ben Zakay’ın dediği gibi bir kişinin kalbi iyi ise davranışları da iyi olacaktır.