Güneydoğu’nun gerçekleri

Terörün ortasında kalan küçük bir mezra köyünde yaşayan insanların hayata tutunma savaşını anlatan film, büyük bir aile destanı formatında sunuluyor. Filmin temel bir kusuru var. Çok şeyi birden anlatma telaşıyla, birkaç filme malzeme olabilecek konu, senaryonun içine tıkış tıkış doldurulmuş. Kırmızıgül, didaktik anlatımıyla, terörün yıkıcı etkileri, zorunlu göçe zorlanan insanların çıkmazı, kardeş kavgası, eğitimsizlik, ayrımcılık, devletin tavrı, cinsiyet ayırımcılığı gibi temaları işliyor

Viktor APALAÇİ
25 Mart 2009 Çarşamba

Mahsun Kırmızıgül ikinci filmi “Güneşi Gördüm”de Yılmaz Güney’in bıraktığı mirasa sahip çıkmaya çalışıyor

Türkücü olarak tanınan Mahsun Kırmızıgül, ikinci filmi “Güneşi Gördüm” ile sinemada söyleyecek sözü olan bir yönetmen olma yolunda mesafe kazanıyor. Güneydoğu’da terörün ortasında kalan küçük bir mezra köyünde yaşayan insanların hayata tutunma savaşını anlatan film, büyük bir aile destanı formatında sunuluyor.

Doğunun kanayan yarası gibi sosyal bir konuya el atan, çok kişilikli ve zengin temalı film, ülkenin gerçeklerine projektör tutma iddiasını taşıyor. Mahzun Kırmızıgül, yazdığı çok katmanlı senaryoya sayısız tema sıkıştırmaya çalışırken cesur ve ödünsüz davrandığı bir gerçek.

Yalnız bu senaryonun temel bir kusuru var. Çok şeyi birden anlatma telaşıyla, Kırmızıgül birkaç filme malzeme olabilecek konuyu senaryonun içine tıkıştırmış.

Didaktik anlatımıyla, terörün yıkıcı etkileri, zorunlu göçe zorlanan insanların çıkmazı, kardeş kavgası, eğitimsizlik, kadına karşı ataerkil ve baskıcı tavır, ayırımcılık, devletin tavrı, erkek evlat tutkusu, cinsiyet ayırımcılığı gibi temalar senaryoya doldurulmuş.

Anlayacağımız filmde yok yok... Tüm bildik ve tanıdık gerçekleri, “epik film” formatında paralel olarak işlemeye soyunan senaryo, Kırmızıgül’ün melodrama olan zaafıyla birleşince etkileyiciliğini kaybetmiş.

Senarist, yönetmen ve oyuncu olarak rüştünü ispat etme gayretiyle, Kırmızıgül öykü üstüne öykü bindirmeyi yeğlemiş, gereksiz bazı karakterleri, karikatürize edilmiş karakterleri senaryosuna yedirmiş.

Ancak, hakkını yenileyelim, her iki tarafa eşit mesafede durma gayretiyle, cesaretiyle puan toplamış. Hem 12 Eylül sonrası, Diyarbakır Cezaevi’nde yaşayan işkence olayından söz ediyor, hem Türk ordusunun verdiği şehitlere saygıda kusur etmiyor. Çözüm için de, herkesin birşeyler yapması gerektiğinin altını çiziyor.

MELODRAMIN TUZAKLARI

Film, insan kaçakçılığı, akraba evliliği, özürlü çocuklar, evlat tutkusu, hoşgörüsüzlük, şiddet gibi temaları işlerken, finale doğru eşcinsellerin haklarını savunan bir yapıta dönüşüyor. Doğunun birçok sorununa değinen, sabırsızca çok şeyi aynı anda anlatmaya soyunmuş bir senaryo, filmin izlenmesini yorucu kılıyor.

Kırmızıgül üçüncü filminin senaryosuna biraz fazla zaman ayırıp, sukünetini ve serinkanlılığını koruyabilirse, Yılmaz Güney’in bıraktığı mirasa sahip çıkmada yol alacak.

Zorunlu göç sonucu topraklarından uzaklaşmak zorunda bırakılan kalabalık bir ailenin dağılışını anlatan filmin, her türlü ayrımcılığa ve ötekileştirilmeye karşı duran bir tavrı var. Çaresiz insanların dramını izlerken, terör çatışmalarının iki tarafı da parçalayıp, sayısız acıya yol açtığını, yıllar boyunca mayınların, çatışmaların arasında yaşayanların çıkışsızlığına tanık oluyoruz.

Zorunlu göçte, çareyi Norveç’te göçmen olarak yaşamayı seçen filmin kahramanı, “Yaşadığımız yer dünyanın en güzel yeriydi, ama cehenneme çevirdiler” deyip kaderine isyan eder. Kırmızıgül, devletin resmi görüşüyle ters düşmemeye özen gösterir ama devlet babanın daha hoşgörülü, daha sahiplenici ve daha anlayışlı olması gerektiğini söylemekten de geri kalmaz.

Görüntü yönetmeni, müzik, renk ayırımı ve ses/kurgusuyla kusursuz olan film teknik açıdan doyurucu. Patlayan bombalar arasında kaçan insanları havadan helikopterle takip eden filmin fantastik açılış sekansı etkileyici. Kırmızıgül’ün Bulgar Ordusu’ndan kiraladığı dört taaruz helikopteriyle gerçekleştirdiği bu sekans, Oslo çekimleri ve Galata Köprüsü’ndeki final bölümü çok başarılı. Altan Erkekli’nin öne çıktığı oyuncu kadrosunda aksayan yok.