Taşrada zaman

Viktor APALAÇİ
24 Eylül 2008 Çarşamba

Seyfi Teoman ilk filmi “Tatil Kitabı” ile taşradaki muhafazakar sistemle hesaplaşıyor.

Küçük şehirden ve taşradan kaçmanın kolay olmadığını yaşadığı tecrübelerde bilen yönetmen, zamanın zor geçtiği, hareketsiz taşra hayatını ve oranın mutsuz insanlarını anlatıyor. Ataerkil aile yapısının açmazlarını, taşranın sorunlarını, yabancılaşma ve çıkışsızlığı Seyfi Teoman filminde ustalıkla işliyor. Durum tespiti yapmakla yetinen yönetmen çözüm önermiyor, haddini biliyor, toplumsal dersler çıkarmaya kalkışmıyor. Film gösterişsiz, yalın, duru, sade anlatımıyla öne çıkıyor

Yeni sezonun ilk yerli filmi, hayat tecrübelerini yazığı senaryodan, “Tatil Kitabı” ile ilk filmini yapan, Seyfi Teoman’ın gerçekçi bir denemesi. Taşrada geçen zamanın sıkıcılığını, hayatını büyük şehirde sürdürmeyi arzulayan taşralının karşılaştığı sorunları, ataerkil aile yapısının açmazlarını perdeye taşıyan film, taşradaki muhafazakar sistemle hesaplaşıyor.

Kayseri’de doğan, lise ve üniversite tahsili için İstanbul’a giden, küçük şehirden ve taşradan kaçmanın kolay olmadığını bilen yönetmen, zamanın zor geçtiği, hareketsiz taşra hayatını ve oranın mutsuz insanlarını anlatıyor.

Kendine yeni bir hayat kurma amacındaki, ufku geniş gençlerin taşrada karşılaştığı sorunları, yabancılaşma ve çıkışsızlığı, yönetmen filminde ustalıkla işliyor.

Silifkeli bir ailenin bir yaz boyunca başından geçenleri, bir çocuğun bakış açısından anlatan film, gösterişsiz, yalın, duru, sade anlatımıyla öne çıkıyor.

Seyfi Teoman durum tespiti yapmakla yetiniyor, çözüm önermiyor, haddini biliyor, toplumsal dersler çıkarmaya kalkışmıyor.

Farklı bir yaşam standardına ulaşma şanslarının kısıtlı olduğunun bilincindeki taşra gençlerinin yalnızlığını gözlere seren Teoman, toplumsal yapının işleyişindeki rutin  ile ilgilenmekle yetiniyor.

 

ÇIKIŞSIZLIK TEMASI

Konformizme ve toplumdaki muhafazakar yapıya mesafeli bir yaklaşımla eğilen yönetmen, son derece başırılı bir taşra portresi çiziyor.

İktisat mezunu Teoman’ın, Polonya’nın ünlü sinema okulu Lodz’da aldığı sağlam eğitimin izlerini, filmin özenli görsel yapısında görüyoruz.

“Tatil Kitabı”nın, az diyaloglu senaryosuna, ağır tempolu anlatımına rağmen, özünden biçimine iyi düşünülmüş bir film olduğunu görüyoruz. Özellikle açılış ve final sekansları, biçim ve içerik uyumu açısından başarılı.

Yönetmen, Gus Van Sant’ın “Last Days”inden ödünç aldığını söylediği final sahnesinde, bir sınıfın içinde başlayan, okulun bahçesinde biten, bir uzun geriye kaydırma izliyoruz. Ağır ama özenli ve düzenli kamera çalışmaları filme sinematografik açıdan avantaj sağlıyor.

Taşrada zaman teması etrafında dönen, insanların çaresizlikten muhfazakar sisteme uyum sağlamayı tercih ettiğini anlatan filmin konusu pek önemli değil.

Anlatmayı yazının sonuna bıraktığımız konu, küçük insanlardan ve hayatın küçük anlarından bahsediyor.

Bir kalede çekilen filmin açılış sekansındaki sabit planda ilk önce kimseyi görmeyiz. Zamanla kadraja okul çocuklarının girdiğini görürüz. Tatile girmeye hazırlanan çocuklara, öğretmenleri tatilde okumaları için resimli birer kitap verir.

 

TAŞRANIN MUTSUZ İNSANLARI

İlk plandan, derdini çocukların gözünden anlatacağı ipucunu veren filmin başkahramanı Ali, kitabını kabadayı bir çocuğa kaptırmıştır. Çok geçmeden Ali’nin ailesi ve kasabanın mutsuz insanlarıyla tanışırız:

Sahibi olduğu narenciye bahçelerinden ailesini geçindiren baba Mustafa, sık sık ortadan kaybolan kocasının metresleri olduğundan kuşkulanan anne Güler, Harp Okulu’nu bitirip subay olmak yerine, üniversiteye gidip mühendis olmak isteyen ağabey Veysel, büyük kentte yaşamayı deneyip başaramayan, Silifke’ye dönüp, baba mesleğini sürdüren amca, kasap Hasan.

Belediye hoparlörlerinden monoton bir kadın sesinden sıkça duyduğumuz tebligat ve duyuru sesleri, kasabadaki sıkıcı hayatın bir aynası gibidir.

Oğlunun üniversite tahsiline başlaması için Harp okuluna ödemesi gereken tazminatı ödemeyi reddeden, kendi gibi etrafını da mutsuz eden ve bundan rahatsızlık duymayan Mustafa, yaptığı bir yolculukta beyinkanaması geçirir.

Kardeşi Hasan, ağabeyinin sık sık yaptığı bu yolculukların gizemini araştırır. Önemli bir ipucuna rastlayamaz. Esasen Seyfi Teoman’ın bizleri şaşırtmak gibi bir derdi yoktur.

Kasabanın durağan yaşamını anlatan “Tatil Kitabı”, aynı temayı işleyen Reha Erdem’in “Beş Vakit”ini akla getiriyor.

Yönetmen oyunculardan iyi verim almayı başarmış. Taner Birsel bilinen iyi oyunculuğunu sergilerken, anne Güler’deki şaşırtıcı performansıyla Ayten Tökün öne çıkmayı başarıyor.