Küçük dehalar iş başında!

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
13 Ağustos 2008 Çarşamba

Okulların 1 Eylül’de açılacağını öğrendiğimde derin bir iç çektim. Oysa o yaşta ne çocuğum, ne de torunum var. Niye konuyu bu kadar ciddiye aldım, bilmiyorum. Çalışma arkadaşlarımın çoğu kez takıldıkları üzere: ‘Sen sıkıntıyı al, dursun bir köşede belki lazım olur’... Birdenbire o küçücük yuva çağı, birinci sınıf v.s. çocuklarının, güzel yaz sonu havasından kapalı ortama geçmelerine üzülüyorum. Belki de özgürlükleri kısıtlanıyor gibi bir hisse kapılıyorum.

Artıları ve eksileriyle dört ay süren yaz tatili çoğunlukla okulların geç kapanıp erken açılmasıyla yaklaşık iki aya indi. Kimi eğitim kurumları, yıl boyunca haftalık dönem tatilleri yaparken, kimileri sadece sömestr tatilini uyguluyor. Her ne kadar eğitimde de AB standartlarına uyulmaya çalışılıyorsa, erken başlayan eğitim dönemine rağmen bütün küçük dehalar bizden çıkmıyor.

Aslında en mutlu günlerimizi yaşıyoruz. Bir damla yağmurun düşmediği şu son günlerde bile şehir trafiği bir felaket. Okulların açılması ile 1 Eylül’de, boylarının üçte biri büyüklüğünde sırt çantalarıyla öne doğru kaykıla kaykıla giden öğrenciler, eğitim yılının ilk günü gururlu dimdik yürüyen ebevynler, şehir klasiğinin keyfine iyice varacaklar!

***

Genelde bayram tatillerini çeke çekiştire nasıl ‘köprü’ oluşturduğumuz konusunda Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek kadar yaratıcı ve yetenekli bir toplumuz. Nitekim daha yıl başlamadan önce, “Bayramlar hangi tarihlere düşüyor?” diye araştırırız. Yetişkinler böyle davranınca çocuklar da bayram tatillerinden oldukça yararlanıyorlar. Çok üzülmesem mi şimdi 1 Eylül’de renk renk üniforma giyecek olanlara?

***

Bir dönem yaz sebzesi, kış meyvesi gibi kavramlar vardı. Artık her mevsim hepsi mevcut. Hatta hormonlu ve hormonsuz olmak üzere çeşitleri bile var. Tıpkı bunun gibi, tatiller de mevsim değiştirdi. Kış günü, küçük çocuğunuzu Maldiv Adaları’na yaz mevsiminin yaşandığı deniz ortamına götürebiliyorsunuz. Ekim başında İstanbul’da tatlı bir sonbahar yaşanırken, ergenlik çağındaki küçük delikanlıya ‘değişik bir ortam’ sunmak amacıyla ‘ara tatil’de (-) bilmem kaç derecedeki Rus steplerinde kartopu oynatabiliyorsunuz. Diyelim ki bu tür  devr-i-alem bize uymuyor. O zaman da çocukcağız sömestr tatilinde okulun tertiplediği  geziye katılarak her metrekareye 100 kişinin düştüğü Uludağ’a  kayak okuluna gidiyor.

Bizler  kendi isteklerimiz  doğrultusunda mevsimlere  göre mekan değiştirip her koşula uyum sağlayabiliyorsak ekim, kasım, aralık aylarında Adalar’a daha sık uğrayalım. Ve bu arada bir an için olağan yaşantımıza geri dönüp şehir yerine yazlık mekanlarda sandıklarda oy kullanma seçeneğini aklımızda tutalım.