Hakan Şükür

Rudi DİRİMAN Köşe Yazısı
16 Temmuz 2008 Çarşamba

Futbol dünyasının belkide en büyük tartışmalarından biridir.”Pele mi Maradona mı ?”İkisi de efsane olmuş, herkes tarafından kabul görmüş önemli futbolculardır. İki futbolcunun da kariyerleri başarılarla doludur.

Pele, futboldaki başarılarının yanında, futbolu bıraktıktan sonra da önemli yerlerde görev almıştır. Pele’nin futboldan sonraki başarıları ; 1978 yılında Ulusal Barış Ödülü; 1994-98 yılları arasında Brezilya Spor Bakanlığı; 1999 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından, (Olimpyatlara katılmamış olmasına rağmen) “100 yılın Atleti”. Kendisi spor otoriteleri tarafından örnek insan olarak gösterilen önemli bir kişiliktir.

Diego Armando Maradona ise, futboldan sonraki yaşantısında ise sisteme karşı duruşu ve skandalları ile anılmaktadır. Örnek bir insan olmanın yerine FİFA’ya karşı durmuş ezilen kesimlerin hep yanında olmuştur. Pele daha çok gençlere örnek gösterilmiş, örnek yaşantısı ile spor otoriteleri tarafından her zaman gelmiş geçmiş en iyi futbolcu olarak kabul edilmiştir.

Uzun boyu, güçlü fiziği ve kafa toplarına hâkimiyetiyle Hakan Şükür Türk futbol dünyasında önemli bir yer edinmiştir. Futbol yaşantısına ek olarak dini görüşleri, Galatasaray camiası içindeki ağırlığı, düzenli aile yaşantısı ve takım içindeki abiliği ile yeni futbola başlayanlar için örnek bir model olarak kabul edilebilir. Ayrıca Hakan Şükür’ün futbolu bıraktıktan sonra menajer veya idareci pozisyonunda görmek hiç kimseyi şaşırtmaz. Hakan Şükür’ün gerek kariyerindeki istatistiki başarılar, gerekse kazandığı futbol başarıları tartışılmaz

Bir futbolcunun efsanevi olarak kabul edilebilmesi için örnek yaşantısından daha çok sahada yaptıkları ve yeteneği daha önplanda olmalıdır. Bir futbolcunun özelikle efsane diye tanımlanan bir oyuncunun hayata, düzene karşı bir duruşu olmalıdır. Bunun her zaman en iyi en güzel olması önemli değildir. Fakat futbolcunun sıradan bir makine gibi değilde bizim de kendi hayatımızda yaptığımız gibi hata yapabilmeli ve bunu kamuoyu ile paylaşabilmelidir.

Tıpkı Beckham’ın Amerika’ya transfer olması, Paul Gascoigne’nin 1990 Dünya Kupası’ndaki hıçkırarak ağlaması, Maradona’nın Barselona’dayken kavga etmesi, Eric Cantona’nın tribündeki bir taraftara tekme atması gibi, hepsinin hayata karşı bir duruşu, düşüncesi bir tavrı veya bir hatası vardır. Hatalıydı veya değildi fakat bir tavırları vardır ve onlarda birer insandır. Bu tavırlarını da gizli veya saklı bir takım söylentilerle değil açık açık tavırlarını düşüncelerini nedenlerini niçinlerini ortaya koyarak toplum önünde yaşadılar.Bunun içinde bazı futbolcular tarih sayfalarında efsane veya unutulmaz başlığı altında  bazıları ise istatistiki bilgilerin altında yer alırlar.

Efsane futbolcu olarak bazı kesimler tarafından ilah olark kabul edilen Diego Maradonadan kısa bir anıyı sizinle paylaşmak isterim. Pele 2000 yılında FİFA’nın düzenlemiş olduğu “Yüzyılın Futbolcusu Ödülü”nde açık ara farkla birinci gelmiştir. Ancak Arjantinliler bu ödülde Maradonayı görmek istemesinden dolayı Arjantin ve Brezilya arasında gerginlik yaşanmıştır.Bu nedenle FİFA ödülü  Pele ve Marodona arasında paylaştırmıştır.Maradona ödül töreni sırasında Pele’ye küfür edip ödülünü aldıktan sonra salondan dışarı çıkmıştır.Bu yüzden o kendine has birisi o Maradona’dır.