Takdir edilmek güzel...

Ester YANNİER Köşe Yazısı
28 Ocak 2009 Çarşamba

Geçtiğimiz hafta sonu olağan toplantımız yerine daha önce de bu satırlarda okuduğunuz gibi bir devir teslim töreni yaşadık. Dedim ya, heyecanlıydı(m)k, ama üzüntülü değildik. Yakup  Barokas’ın doğal olarak gazetede kalması, İvo Molinas’ın içimizden biri olması değişimin en güzel yanlarından. Düğün türkülerinde denildiği gibi “oğlan bizim, kız bizim”…” eski bizim, yeni bizim… “

O gün Avram Leyon Salonu, Da-Vet Organizasyon tarafından hayalimizde dahi canlandırmayacağımız farklı bir şekilde dekore edildi. Bu anlamlı günümüze, uygun olarak dekorasyonla bizlere destek veren Da-Vet’e teşekkürü borç biliriz.  Barınyurt La Casa Catering’e de damaklarımıza yeni tatlar sunduğu ve özellikle güzel pastası için kocaman bir alkış…

 Büyük bir çoğunlukla Şalom ailesi oradaydık. İlk kez  teşekkür plaketi verdik. Kolay değil, acı ve tatlı anılarla dopdolu kocaman 10 yıl 10 ay. İvo’nun ifade ettiği gibi “Yakup’a vermeyeceğiz de kime vereceğiz?”  Yakup Barokas, yaptığı anlamlı konuşmasının önemli noktalarına ikinci sayfamızda yer verdik. Oradan takip edebilirsiniz… Her açıdan sürprizlerle dolu bir gün oldu…

İç haberler sayfa editörü olsam da, Şalom geleneği olarak hepimizin yaptığı gibi diğer sayfalara da destek veririm. Ne de olsa aramızda öne çıkma yarışı yok, maksat gazete iyi çıksın… Kim ne kadar isterse, o kadar verir, ancak yine de herkes aynı değerde, nedenlere- niçinlere bakılmaz biz bir AİLEYİZ.  Yakup konuşmasında, orada bulunan- bulunmayan tüm Şalomculara, isimlerini açıklayarak teşekkür etti. Konuşmasının sonunda üç kişiye özellikle teşekkür etmek istediğini dile getirerek birer hediye sundu. Bunlardan biri  de bendim…

Bu hiç beklemediğim bir hareketti, çok anlamlı bir sürpriz oldu. Barış güvercinli kolyeyi madalya misali gururla taşıyacağım.

Çok teşekkürler Emekli Yayın Koordinatörüm...

e-postama düşen bu öyküyü çok sevdim…

Serçenin biri bir bahar günü uçuyormuş.

Bir anda karşıdan motosikletli bir adamın geldiğini fark etmiş.  Her ikisi de çarpışmayı engellemek için ellerinden geleni yapmışlar ama nafile... Serçe,  motorcunun kaskına çarpıp yere düşmüş. Motorcu  serçenin yanına koşmuş, baygın yattığını fark edince, kıyamamış yolda bırakmaya almış evine götürmüş. Evde eskiden kalma bir de kafesi var.. Baygın serçeyi kafesin içine güzelce yerleştirmiş.Yanına da az biraz su, az biraz ekmek koymuş, vurmuş kafayı yatmış...Serçecik bir müddet sonra ayılmaya başlamış.. Daha tam seçemiyor ortalığı.. Hafif bulanıklık var yani... Bir bakmış ki parmaklık, ekmek, su falan var bulunduğu yerde...

Birden dank etmiş vaziyet: “tüh!  motorcuyu öldürmüşüz ...!” demiş.Hayat Kısa,

Kuralları Yık,

Kolay Affet,

Kalpten Sev,

Kahkahalara Boğul,

Ve Yüzünü Güldürmeyi Başaran Hiç Bir Şeye Sırtını Dönme...