Bir Judeo-Espanyol savaşçısı: Klara Perahya

Klara Perahya gazetemiz okurları, cemaat bireyleri için çok bildik bir isim… Kimileri onu yazar, kimi ise kurumlarda gönüllü çalışan kimliği ile tanır… Her zaman dinamik, her zaman enerjik ve her zaman sonuca odaklı… Ondan, deneyimlerinden öğreneceklerimiz vardı, kapısını çaldık…

Ester YANNİER Toplum
21 Ocak 2009 Çarşamba

Judeo Espanyol yazmaya nasıl başladınız?

Küçüklüğümden beri yazmayı severim, ama hiçbir zaman kimse okumamıştı ve hiçbir zaman da bir gün yazılarımın gazetede çıkacağını hayal etmemiştim.  Yıllar öncesi Kipur arifesinde, bir dost toplantısında   Judeo Espanyol dilinde bir şey anlatmam istendiğinde daha önce yazdığım bir yazımı  aktardım. O toplantıda dönemin  başyazarı   Rina Eskenazi, konuşmamı beğendi ve yazıyı  basmak üzere istedi. Yazım Şalom’da çıkacağı için hem şaşırdım, hem de heyecanlandım. Çok mütevaziyim ancak bunu açık açık söyleyebilirim ki  adımı Şalom’da görmek bana gurur ve sevinç verdi. Zaten Şalom’un sadık bir okuyucusu idim… O dönemde gazetede yazan Salamon Bicerano’nun çok mükemmel bir Judeo Espanyolcası vardı. Kendisi İspanyolca Filolojisi eğitimi almış, imla kurallarını bilirdi… Tabii yazım o dönemin imlasına göre kaleme alınmıştı. Şalom’da ilk yazım böyle çıktı…

Yaklaşık onbeş sene önce  ben Amerika’dan, Ruti Meranda da Avrupa seyahatinden dönmüştü. Kendisiyle daha önce de “Proverboz i Diças” hakkında konuşmuştuk… Ruti,  Fransa’da bu dile karşı büyük bir ilgi ve bir canlanma gördüğünü söylediğinde,  ABD’de aynı şeyi gözlemlediğimi dile getirdim. Ortak bir çalışmayla bir sözlük yapmaya karar verdik, ancak hiç birimizde akademik ve filolojik bir bilgi yoktu… Bir arkadaş grubu oluşturmaya ve büyüklerimizin kullandıkları kelimeleri Türkçe karşılıkları ile verelim dedik…  İlk başta oldukça kalabalıktık ama sonraları Ruti Meranda, Suzi Danon, Rejin Sadaka ve Çela Zakuto ile  yoğun bir şekilde çalıştık, kelimeleri ve Türkçe karşılıklarını  bulduk. Nasıl olacağına karar verdikten sonra sözlüğün  Judeo Espanyol- Türkçe bölümünü oluşturduk. Bilgisayar çağında  olduğumuzdan Türkçe –Judeo Espanyolca  bölümünün çok kolay olacağı ifade edildiyse de, o kadar kolay değildi. Çünkü Judeo Espanyol’da bir kelimeyi ifade etmek için bazen bir tam cümle gerekir.  Bu çevirmenliği  ancak bilgisayar bilgisi olan  Metin Delevi’nin yapabileceğine karar verdik.

Beni bu çalışmaya iten bir makale okudum. Ana fikri; Judeo Espanyol’un öldüğü, sadece hikayeler  anlatılmasında kullanılabileceğini idi… Çok kızmıştım.. Atalarımızın, büyüklerimizin düşüncelerini ve hislerini ifade ettikleri bu lisanın küçültülmesi hiç hoşuma gitmedi. UNESCO Başkanı bir konuşmasında, “Her ölen lisan dünyanın  kültür seviyesi için bir kayıp. Çünkü her lisanın arkasında bir kültür, bir yaşam tarzı var ve bunların korunması gerekir” demişti. Haklıydı  özdeyişlerimiz, eğlenceli olmaktan öte  felsefi yönden dolu doludur… 

Atalarımız hele ninelerimiz 19. yüzyılın ortasına kadar okuma-yazma bilmezlerdi. Yalnız üst tabakada olanlar Avrupa’ya gider, okuma-yazma ve yabancı dil bilirlerdi… 19.yy sonuna kadar orta sınıf kadınlar, hep ev işleri ve çocukların bakımlarıyla ilgilenirlerdi… Erkekler ise, sinagoga gittikleri için İbranice okumayı öğrenmişlerdi. Kadınlarımız, okuma-yazma bilmemelerine rağmen,  hislerini, duygularını belirtmeyi bilir  ve aynı zamanda çok felsefi bir  düşünme tarzına sahiptiler. Onların kelime hazinesi çok çok dardı, kendilerini  bu hep kelimelerle ifade ettiler. Bunun bir kültür göstergesi olduğuna ve kaybolmaması gerektiğine inandım…

Türkiye’de “Vatandaş Türkçe konuş” kampanyası bu lisanı büyük ölçüde sekteye uğrattı, sizce başka nedenler de var mı?

Elbette… “Vatandaş Türkçe konuş” esas neden olmadı. En  önemli nedenlerden biri  Alliance Okulları diyebiliriz. Alliance’ın gelmesiyle  Türk Yahudilerinin zihinleri açıldı.. Bu okullarda Fransızca okumayı- yazmayı ve Latin harflerini öğrendiler.  Latince ve Fransızca  kelimeleri öğrenmeleriyle,  kitap okumaya başladılar. Özellikle kadınlar için okudukça yeni düşünme tarzları, yeni düşünme mevzuları  başladı ve  ufukları çok açıldı.. O zamanlar  Alliance, belki Judeo Espanyol’un kullanılmasına engel oldu fakat bu okulların Türkiye Yahudilerine kazandırdığı gelişme, hem düşüncelerini, hem de sohbet konularını değiştirdi. 19. asrın başlangıcında, kadınlar arasındaki sohbetler neredeyse yemeğin pişip pişmediğinden öteye gitmezdi.   Sohbet konuları değişince, düşüncelerini nasıl ifade edeceklerini bilemediler. Çünkü Judeo Espanyol’da  kelime hazneleri çok kısıtlıydı. Yeni kelime arayışına gittiler, böylelikle dağarcıklarına Türkçeden, Fransızcadan kelimeler katmaya başladılar. Alliance, sadece lisan öğretmekle kalmadı,  çalışmak zorunda olanlara nakış ve dikiş öğretti. 

30 - 40 sene önce Matan Baseter’de  bir çok insan tanıdım. Yarım yamalak da olsa Fransızca konuşurlardı.  Orta sınıftan bir çok aile çaba göstererek çocuklarını Alliance’a gönderdi.  Her okulda olduğu gibi, alt tabakadan da  burslu okuyan öğrenciler oldu. Kimi daha çok, kimi daha az okudu.

Alliance’ın öğrettiği Fransızcadan veya Türkçeden bazı kelimeleri Judeo Espanyolcalaştırdılar. Örneğin, kullanmak fillini, “kullaneyar”;  ütülemek,  “utuledeyar” gibi… “ eyar” takısı yeterliydi… Kullaneyar, ne Türkçe, ne de İspanyolcadır ama Judeo Espanyolcadır.

Alliance’dan mezun olmak, bir gurur vesilesiydi… Bu kişiler, “Fransızcayı mükemmel konuşurum” havasına girdiler. Judeo Espanyol konuşanlar düşük bir sosyal seviyeden gelen insanlar olarak görüldüler.  Elitizm düşkünlüğümüz bu lisanın kullanılmamasında en büyük etken oldu.

Fransızca dediğimiz tüm bu kelimeler, hakiki İspanyolca sözlüklerde bulabiliniyor. Çünkü atalarımız Fransızca kelimeleri, örneğin  “amitié”  kelimesini amistad, amabilidad, amabilita olarak sohbetlerinde kullandılar. Fransızca kelimeleri İspanyolcalaştırdılar.. terminer - terminar, informer - informar… Nitekim Türkiye’de  ve İspanya’da  da informar sözcüğü kullanılır.

Daha önce çıkartılan sözlüğü, şimdi geliştiriyor ve yeniliyoruz.Bu çalışmalarım sırasında görüyorum ki  Judeo Espanyol’da  Fransızca’dan alındığı zannedilen kelimeler, günümüz İspanyol sözlüklerinde mevcut…

Diğer ülkelerde konuşulan Judeo Espanyolca’da da o ülkenin kelimelerinden yararlanıldığını görüyoruz. Tıpkı bizim gibi, ABD’de yaşayan ve dili kullananlar da, örneğin eğlendin mi demek için “enjoy” kelimesine, “t’enjoyatez” diyebiliyorlar.  Herkes yaşadığı ülkenin anadilinden yararlanırsa, bir zaman sonra ortak bir Judeo Espanyol olacak mı?

Çok güzel bir soru… Dilbiliminde yenilenmeyen bir lisan, yaşayamaz. Bir lisanın gelişmesi lazım. Okulda öğrendiğim Fransızca ile şimdi konuşulan Fransızca arasında büyük fark var.

Ancak bilindiği gibi günlük kullanılan lisanlar yenilenir ve gelişir… Ancak Judeo Espanyol’da  bu böyle değil, yaşatılması gerçekten büyük çabalar gerektiren bir dil.

Onun için bir ricam var. Yazabilen yazsın, azıcık konuşabilenler  ister Türkçe kelimelerle olsun, ama  mutlaka konuşsun. Çocuğuna öğretemese bile eşiyle, aile büyükleriyle konuşsun. Nesilden nesile ancak böyle aktarılabilir.

Şalom’da yazmaya başladığımda kimse yazmaya cesaret etmezdi… Bicerano gazetede öncümüzdü, şiir de yazardı… Yazar olarak sayımız çok azdı… Yazmaya başladığımda, yayın yönetmeni  “uzun yaz “derdi, şimdi ise “kısa yazabilir misin” deniliyor…

Sonra Coya De Levi, Şeli Gaon, Dora Niyego, Ninet Bivas geldi. Bir dönem Şeli Grayf diye genç bir kızımız vardı… Gençlerin yazması sevindirici…

Bir çok kişi bu dilin ölmek üzere olduğunu dile getiriyor, ölür- ölmez bilemem. 19 yy sonlarında  Judeo Espanyolca bilen entelektüeller “bu lisan bitti” dediler. 130 sene geçmesine  rağmen hala yaşıyor.

Judeo Espanyol’un yaşatılması için hangi ülkelerde çalışmalara devam ediliyor?

ABD, Bulgaristan, İngiltere,  Fransa’da Sorbonne Üniversite’sinde Hayim Vidal Sefiha İspanyol kürsüsü oluşturdu, İsrail’de ise Bar- İlan Üniversitesi’nde Türk kökenli Selim Salti’nin cömertliği ile bir kürsü var. Bu sayede doktora tezini yapan öğrenciler mevcut. Birkaç sene önce Negev’deki Ben Gurion Üniversitesi’nde Prof. Tamar Alexander, Eliyezer Papo,  Bentolila’nın  çalışmaları sayesinde bir kürsü oluşturuldu. Avrupa ve ABD’de bu dili konuşanlar Türkçeden alınan kelimeleri kullanmaya devam ediyorlar.

Son sözlükten  bahsetmek ister misiniz?

Daha önce de söylediğim gibi sözlüğün ilk baskısı acemiliğimize geldi. Türkçe- Judeo Espanyol bölümünde oldukça zorlanmıştık. Ancak kelimeleri dişil-eril yazmayı unuttuk.1000-1500 kadar  satıldı.  Erensya Sefaradi kitabımız ise Cemaat Başkanı Silvyo Ovadya’nın ifadesiyle  3000 adete ulaştı. 

Sözlüğün yeni baskısının çalışmaları bitmek üzere, çok geliştirildi… Matilda Sarano,  sözlükte yer alan Türkçe kökenli kelimeleri anlamakta zorlandıklarını ikaz etmesi üzerine, İspanyolcalarını koyarak bazı düzeltmelere gittik. Yurt dışına yaptığım ziyaretlerde bir çok kişi Türkçe -Judeo Espanyol sözlüğümüzden yararlandıklarını ifade ederler…  Eşim Eli Perahya ile Judeo Espanyol – Fransızca bir sözlükte çıkarmıştık. Onun yerine bilmedikleri bir lisan olan Türkçesini tercih etmeleri oldukça ilginç geliyor…

Akademik bilgisine güvendiğim Osmanlı -Türk  Sefarad Kültürü Araştırma Merkezi Müdiresi Karen Gerson Şarhon’un da büyük katkılarını yadsıyamam.

Bir de Şalom’un atmosferinden söz etmeden olmaz… Gila Erbeş, Tilda Levi, sen, Nelly Barokas, Bella Parlakşimşek, Semra Sevinç, hepinizi çok seviyorum.

Eşinizden söz ettiniz… Eli Perahya cemaatimizde çok sevilen çok saygın bir kişi idi. Onun eşi olmak nasıldı?

Cemaatte nasıl tanıdıysanız, hayatta da böyleliydi. Çok  iyi bir kişi, çok derin düşünen bir insandı.

Onun eşi olmak çok güzeldi.  İlk başta eşim, sonra da hocam oldu. Entelektüel olarak, davranış  açısından  ondan çok  öğrendim. Her zaman en büyük danışmanım oldu. Fransızcası mükemmeldi, Judeo Espanyolcayı da çok güzel bir şekilde konuşurdu.  Eşim, hayatı boyunca ileriye bakan bir kişi oldu, her hareketin sonucunu görürdü.  O, benim her şeyimdi… Eşimi 10-12 yaşımda  tanıdım. İlk evliliğini ablamla yapmıştı.  10 aylıkken babamı kaybettim. Ablam evlenince, annem ve ben onlarla  birlikte yaşamaya başladık. Annemi çok sever ve sayardı. Bir öğretmen, bir yol gösterici, her şeyim oldu.

Onu kaybettim.. Aklım yerinde çok şükür. Ancak halen takıldığım bir noktada onunla konuşurum.. Çünkü onun bana vereceği cevabı bilirim…