Elli yıl sonra gelen aklama

İkinci Dünya Savaşı döneminde Budapeşte’de Jewish Aid and Rescue Committee’nin başkanı olan İsrael Rudolph Kastner hakkındaki tartışmalar, öldürülmesinden 50 yıl sonra yeniden canlandı

Nelly BAROKAS Kültür
7 Ocak 2009 Çarşamba

1944 yılında 1600 ile 1700 arasında Macar Yahudi’sinin İsviçre’ye kaçmasını sağlamak için Adolph Eichmann ile para, altın ve pırlanta karşılığında anlaşmaya varan İsrael Rudolph Kastner, 1955 yılında İsrail’de Nazilerle işbirliği yapmaktan suçlu bulunmuştu. Yargı, Kastner’in “ruhunu şeytana sattığı” kanısına varmış, iki yıl sonra da Kastner, Tel Aviv’deki evinin önünde öldürülmüştü.

Rudolph Kastner olayı, on kitaba, bir tiyatro oyununa, bir de televizyon filmine konu oldu. ABD’li yönetmen Gaylen Ross’un “Killing Kastner” adlı filminin iki ay kadar önce gerçekleşen Uluslararası Hayfa Film Festivali’nde gösterilmesinden sonra bu olay yeniden gündeme oturdu.

Haaretz Gazetesi’nde Gideon Levy, film hakkında yazdığı yazısında, Kastner’in affedilmesinin zamanının geldiğine değindi. Gazeteye yağan onlarca mektup, 50 yıl önceki tartışmaların yeniden alevlenmesine sebep oldu. Haksızlık mı yapıldı?

Baruch Tzahor adlı bir kişi aradan 50 yıl geçmesine rağmen Kastner’e yapılan haksızlığı unutmuyor, onun Nazilerle yaptığı anlaşmalar sayesinde partizanlardan, Varşova Gettosu kahramanlarından daha fazla sayıda Yahudi’yi kurtardığını ileri sürüyor. Bugün 83 yaşında olan ve eşiyle Zofit moşavında yaşayan Baruch Tzahor, İsrail’in kuruluşunun ilk yıllarında ülkeyi kasıp kavuran Kastner olayının etkisini hala üzerinden atamadı. Tzahor; “Kastner’e karşı yapılan tüm suçlamalar yalandı. Nasıl mı biliyorum? Çünkü o beni de kurtarmaya çalışmıştı” demekte.

Tzahor, 1945 yılında, Sovyet işgalinden birkaç hafta önce Kastner’le Viyana’daki Yahudi hastanesinde karşılaştı. O zaman 20 yaşında olan Baruch Tzahor (gençliğinde soyadı Weiss’dı) bir arkadaşı ile birlikte hastanenin kilerinde Gestapo’dan gizleniyordu.

Rudolph Kastner, Baruch’a bir kutu şeker vermiş, “İki hafta sonra yeniden geleceğim. Seni Nazi işgalindeki bölgeden çıkarıp İsviçre’ye göndereceğim” demişti. 1945 yılı Mart ayı sonlarıydı. Sovyet ordusu giderek yaklaştığı için Baruch ve arkadaşı İsviçre’ye geçmekten vazgeçtiler. İki hafta sonra Rusların kente girmesi ile özgürlüklerine kavuştular. Tüm ailesi Auschwitz’de yok olan Baruch Tzahor, Rudolph Kastner’i hiçbir zaman unutmadı.

Aradan on yıl geçtikten sonra Tzahor ile Kastner, İsrail’in Kfar Saba kentinde karşılaştılar. O dönemde Kastner seçimlere hazırlanan Mapai Partisi’nde etkindi. Tzahor ise sonradan İşçi Partisi’ni kurmak üzere Mapai ile birleşen İşçi Birliği (Ahdut Ha’avoda) partisinin ileri gelenlerindendi.

Macaristan’dan gelen Malchiel Gruenwald adlı bir gazeteci 1953 yılında Kastner’in Nazilerle işbirliği yaptığını iddia eden bir broşür yayınladı. İşte bu olaydan sonra Rudolph Kastner’in yaşamı alt üst oldu. İsrail Hükümeti önce Gruenwald’ı Kastner’e hakaret etmekle suçlarken, kendisine karşı açılan mahkemede Kastner, Holokost dönemindeki çalışmaları nedeniyle şiddetli eleştirilere hedef oldu.

Baruch Tzahor, “Basın onu sadece zenginleri kurtarmakla suçladı. Oysa Kastner, param olup olmadığını sormaksızın beni kurtarmak istemişti” demekte.

Kastner suskun kalmadı, dünya Yahudi cemaatlerine gönderdiği mesajlarda, iddia edildiği üzere Nazilerle anlaşma sonucu kişilerin Auschwitz’e gönderilmediğini hayatlarının kurtulduğunu açıklamaya çalıştı. Oysa Kastner, yine de Macar Yahudilerinin imha edilmesinde Almanlara kolaylık sağlamakla suçlandı.“The man who was murdered twice- the life, trial and death of Dr. İsrael Kastner” adlı kitabın yazarı Hayfa Üniversitesi’nden tarihçi Prof. Yechiam Weitz; “Bu olay henüz açıklığa kavuşmadı. Kastner hiçbir Yahudi’nin kurtarmayı başaramadığı kadar çok sayıda Yahudi’yi tek başına kurtardı” açıklamasını yaptı.

Duruşmanın yapıldığı dönemde Baruch Tzahor, kendi partisi ile Kastner’in Mapai Partisi arasındaki rekabet nedeniyle Kastner lehine tanıklık yapmadı. Tzahor’un mensubu olduğu Ahdut Ha’avoda Partisi liderlerinden Yisrael Galili; “Halkımızın kahramanlara ihtiyacı var, Almanlarla işbirliğinde bulunmuş kişilere ihtiyacı yok” sözleriyle tanıklık yapmasını men etmişti.

Ramat Haşaron kentinden 81 yaşındaki Moshe Vartash, Haaretz’e gönderdiği mektupta; “O bir kahramandı. Almanlar Macaristan’a girdiğinde kaçabilirdi, fakat bunu yapmadı. Budapeşte Gettosu’nda olan annem onun sayesinde İsviçre’ye kaçabildi. Onun Almanlarla pazarlıklara girip kamplara sevklerini geciktirmesi birçok Budapeşte Yahudi’sinin hayatının kurtulmasını sağladı” diye yazarak Kastner’i savundu.