Yolda kalan “Devrim”

Benzin konması unutulduğu için, tarihe “yolda kalan Devrim” adıyla geçen ilk Türk otomobilinin öyküsü belgesel tadlar içeren bir uslupla anlatılmış. Tolga Örnek, az ve yanlış bilinen bu öyküden, dönemin atmosferini ustalıkla yansıtan, özgün ve sempatik bir film yapmış. Bürokratik engellerle boğuşan 23 özverili ve yaratıcı mühendisin, bilgilerini birleştirererk sağladıkları takım uyumu filme başarıyla yansıtılmış.

Viktor APALAÇİ
31 Ekim 2008 Cuma

DEVRİM ARABALARI” Türk Sineması’nın ender kaliteli dönem filmlerinden biri

Türk sinemasının kaliteli dönem filmi üretmede pek becerikli olduğu söylenemez. 1960 darbesinin lideri Cemal Gürsel’in emriyle üretilen ilk Türk otomobilin öyküsünü anlatan “Devrim Arabaları” belgesel tadlar  taşıyan başarılı bir dönem filmi.

Bu başarının, “Hititler” ve “Gelibolu” gibi iki güzel belgesel ile tanınan, uzun metrajlı filmi deneyimi olmayan bir yönetmenden gelmesi çok şaşırtıcı. Senaryo yazılımına da katılan Tolga Örnek, Tarih sayfalarına gömülü az bilinen bir hikayeden nefis bir siyasal taşlama örneği yaratmış.

Aslında “Devrim Arabası”nın öyküsü, az bilinen değil de, yanlış bilinen sıfatını hak ediyor. Projeyi hayata geçiren 23 mühendisin başarısı olan ilk Türk otomobili “Devrim”, benzin konması unutulduğu için, tarihe “yolda kalan Devrim” imajıyla geçmişti.

Eskişehir’den trenle getirilen otomobile, Ankara’da benzin konması ihmal edilince, Cumhurbaşkanı Gürsel’in bindiği araba birkaç metre sonra stop etmişti.

Bu skandal, Devlet Demir Yolları’nın özverili ve yaratıcı mühendislerinin başarısını unutturmuş ve olay bir beceriksizlik örneği olarak belleklere kazınmıştı.

Tolga Örnek, dönemin atmosferini yaratmadaki ustalığıyla, akıcı anlatımıyla, dinamik kurgusuyla, “Devrim Arabaları”nı özgün ve sempatik bir film yapmış.

Devlet kadrolarına çöreklenmiş köhne bir bürokrasiyi gözler önüne seren film, bürokrasinin nasıl aşılmaz bir engel olduğunun altını çiziyor.

 

“TÜRKİYE’DE HİÇBİR BAŞARI

CEZASIZ KALMAZ”

Projeye muhalefet eden, mühendis kökenli prestijli müsteşar Sami Bey’in şahsında, film her dönemde bürokrasinin yeniliklere, atılımlara nasıl engel olduğunu gösteriyor. Pek yaygın bir kanaatle “toplu iğne bile yapmaktan aciz” bir ulusun, ileri teknoloji isteyen otomobil üretme isteği müsriflik ve zaman kaybıdır.

Başarı kovalayan her Türkün arkasında onu çelmelemek isteyen bir başka Türkün olduğu klişesini, filmin filozof mühendisi Latif, “Türkiye’de hiçbir başarı cezasız kalmaz” yorumuyla dile getiriyor.

Cumhuriyet tarihinizin ilk darbesi 27 Mayıs ve onun halk arasında “Cemal Ağa” olarak anılan lideri Cemal Gürsel, “Devrim Arabaları”nda başarıyla canlandırılıyor.

Adnan Menderes iktidarına son veren, “2. Atatürk olma” yolunda adımlar atan, Ortak Pazar üyeliği, Devlet Planlama Teşkilatı, TRT ve TÜBITAK’ın kurulması kararlarını alan Cemal Gürsel portresi ustalıkla çizilmiş.

27 Mayıs darbesini, çiçeği burnanda lise mezunu bir genç olarak yaşayan, Yassıada duruşmalarını izleyebilmek için sabahın köründe Dolmabahçe’de kuyruğa giren, Menderes ve arkadaşlarının idamına üzülen bir insan olarak, dönemin atmosferini başarıyla yansıtan “Devrim Arabaları”ndan keyif aldım.

 

ZAMANA KARŞI YARIŞ

Hayallerine sınır koymayan Cemal Gürsel 1961’de Türkiye’de otomobil yapılabileceğini iddia etmesinden sonra, görevin Devlet Demir Yolları’nda çalışan mühendislere verilmesini anlatmakla başlayan film, Eskişehir’de bir araya geelen 23 mühendisin, zamana karşı bir yarışa girerek, 129 günde 2 araba üretmelerini anlatıyor.

Bürokratik engeller, imkansızlıklarla boğuşan, ailelerini ihmal eden bu cesur ve inançlı insanlarını kader birliği ederek, bilgilerini birleştirerek sağladıkları takım uyumu, filmde ustalıkla yansıtılmış. Bunda, erkeklerden oluşan oyuncu kadrosunun görkemli oyunculuk gösterisinin de payı var.

Hep kaliteli filmlerde parıltılı performanslarını izlemeye alışık olduğumuz Taner Birsel, grup liderinde, deneyimle aktör Selçuk Yöntem, babacan filozof mühediste, Sait Geray, darbe lideri Cemal Gürsel’de, Uğur Polat, burnundan kıl aldırmayan bürokratta, çok dengeli ve inandırcı kompozisyonlar çiziyorlar.

Belgesele yakın bir konuyu, gerilime dönüştüren canlı bir uslupla anlatan Tolga Örnek, bu filmle ilgiyle izlenmesi gereken yönetmenler arasına giriyor.