Fransız usulu kara film

Yaptığı soygunları romanlarında anlatmış Jose Giovanni’nin Jean-Pierre Melville usta tarafından sinemaya uyarlanmış eserini, bu kez Alain Corneau’nun yorumundan izliyoruz. Aşk, bağlılık, dürüstlük, vefa duygusu ve dostluk temalarını işleyen filmin temel bir kusuru var: Fazla uzun. Daniel Auteil gibi mükemmel bir oyuncunun varlığına rağmen, “Dünyanın Tüm Sabahları” yönetmeni Corneau, bu kez düş kırıklığı yaşatıyor

Viktor APALAÇİ
25 Haziran 2008 Çarşamba

2008 Avrupa Kupası futbol maçlarının, bizleri televizyonların önünde esir aldığı ve sinemaya çok az vakit ayrabidiğimiz bu günlerde, 3 ay önce İstanbul Film Festivali’nde izlediğimiz bir film imdadımıza yetişiyor, bu haftaki sinema sayfasını kurtarıyoruz.

“Dünyanın Tüm Sabahları / Tous les Matins du Monde” başyapıtıyla saygınlığımızı kazanan Alain Corneau, Fransız kara-filmlerinin en büyük ustası Jean-Pierre Molville’in “İkinci Nefes / Le Deuxime Souffle”ini, 40 yıl aradan sonra tekrar sinemaya uyarlamış. Yazar-yönetmen Jose Giovanni’nin otobiyografik özellikler taşıyan romanını bizzat Alain Corneau senaryolaştırmış. Fransızların ünlü “şiirsel gerçekçilik” akımına olan hayranlığını dile getiren 65 yaşındaki yönetmen, yaşadıklarını romana dönüştüren, sonra filmi alan Jose Giovanni’ye bir saygı duruşunda bulunuyor.

4 yıl önce kaybettiğimiz Giovanni, gençliğinde yaptığı soygunlardan sonra yakalanmış, ölüme mahkum olmuş, hücrede 6 yıl idamını beklemiş, çıkan afla hayatını kurtarmış, yaşadıklarını yazdığı romanı aktarmış, sonra yaptığı filmlerde anlatmış, ilginç bir kişilik.

Soyut ile trajik örnekleme arasında büyüleyici bir denge sağlayan Giovanni’nin 1958’de yayımlanan “İkinci Nefes”i, 1966’da kült yönetmen Jean-Pierre Melville tarafından sinemaaya aktarılmış.

Kara film mitolojisini zirveye taşıyan bu başyapıtı, kariyerinin ilk yıllarında, “Police Pyton

357”

filmiyle polisiye türüne hayranlığını göstermiş Alain Corneau, tekrar sinemaya uyarlayarak, kara film türüne dönüş yapmış.

FAZLA UZUN, ETKİLEYİCİ DEĞİL

60’lı yıllarda uzun süreli mahkumiyeti sırasında, hapisten kaçan azılı soyguncu Gustave’ın (kısa adıyla Gu) yeni soygun girişimini ve polis teşkilatıyla çatışmasını anlatan film. Giovanni’nin kitabını bugünün bakış açısıyla ele alıyor.

Gu (Danial Auteuil) sevgilisi Manouche (Monica Bellucci) ile yurtdışına kaçmadan önce son bir vurgun vurmak için, yeraltı teşkilatının önde gelenlerinden iki kardeş ile işbirliğine girer. İşler ters gidince, olayı soruşturan kurt polis dedektifi (Michel Blanc) Gu’nun beraber iş yaptığı insanlara ihanet ettiği dedikodusunu yayar.  İnsanların gözünde haine dönüşen Gu, bir arabulucu (Jacques Dutronc) sayesinde şerefini temizlemeye çalışır. Verilen sözün geçerli olduğu, ihanetin bağışlamadığı, dostluğun, kader birliğinin geçerli olduğu gangster dünyası, korkakları, cesaretleri, gammazlarıyla, hainleriyle kara film mitolojisine bağlı kalınarak “İkinci Nefes”te sivriliyor.

Alain Corneau, senaryosunu, bağlılık, dürüstlük, vefa duygusu, dostluk temaları etrafında yazmış. Ama filmin temel bir kusuru var: Fazla uzun. Olay örgüsü işlenirken, karakter tahlillerine fazla yer verilmesi filmin temposunu düşürüyor.

Daniel Auteuil her zamanki gibi mükemmel oynuyor. Michel Blanc, Jacques Dutronc gibi iyi oyuncular yanında, eski futbolcu Eric Cantona’yı da izliyoruz. Sarışınlık Monica Bellucci’ye hiç yakışmamış.