Moda ‘meyve’den esinlendi...

1980’li yılların başında, kendi deyimleriyle “şans eseri” işlerin içine dâhil oldular. İlk olarak İspanya’nın Barselona şehrinde açılan MANGO, hazır giyim alanında sürekli yenilenen çizgisiyle bayanların gözdesi haline geldi. Zaman içinde açtığı farklı mekânlardaki mağazalarda uzun kuyruklar oluştu. Oluşturduğu konseptten, yenilik anlayışından ve güncelliğinden ödün vermeyerek yarattığı markayı hep dinamik tuttu.

Nur ŞAUL BARAKAS Ekonomi
11 Haziran 2008 Çarşamba

İsak Andiç Ermay ile Mango’nun bugüne nasıl geldiğini, markalaşmanın sırlarını ve sektörün inceliklerini konuştuk

İş hayatına nasıl başladınız? Mango markası nasıl oluştu?

Liseyi bitirdikten sonra, on yedi yaşındayken, şans eseri iş hayatın atıldım. İlk olarak, Türk işi kumaşlar, şile bezi gibi ürünler satarak başladım. Bu kumaşları paltolar, deri ceketler, kot pantalonlar ve sabolar takip etti. 1971 yılından 1984 yılına kadar değişik isimlerle dükkânlar açtık.

Mango markası, ilk olarak 1984 yılında BarSelona’da başladı. O yıl, geleceğin birçok değişik dalda değil tek bir konseptte odaklandığını fark ettik. Üretmek, koleksiyon yaratmak ve dağıtım yaparak diğer dükkânlara açılmamız gerekti. 1984’te büyük bir değişiklik yaptık Mango adını koyduk.

Mango adını koyma fikri nerden çıktı?

Niye Mango, çünkü o senelerde hem bubel hem de scooter adlarının telif hakkını almak istedim. Bu isimler red edildi. O zamanlarda Filipin Adası’ndaydım ve Mango meyvesini keşfetmiştim. Bu meyve çok hoşuma gitmişti. Ve döndüğümde bu meyveden esinlenerek isim hakkını aldım. Bütün dünyada Mango kolaylıkla telaffuz edilebiliyor. 

Daha sonra işler nasıl gelişti?

Toptan mal sattığımız dükkânlara isterlerse Mango konseptini alabileceklerini söylemeye başladık. Dükkân açmak isteyenler ve şube alarak devam etmek isteyenler oldu. Ardından 1985’te Design Center’ı (Tasarım Merkezini) kurduk. 1991’de Portekiz’e ve 1992’de Fransa’ya dağıtım yapmaya başladık. 1995 yılında 100 bin metrekarelik bir alana geçiş yapmamızla birlikte Barselona’dan dağıtım yapmaya başladık.

İşte o büyük yer, çok kısa bir sürede bütün dünyaya yayılmamıza ve markalaşma yolunda hızla ilerlememize sebep oldu. Çok kısa sürede, 1 yıl içinde, 1995-1996 arasında 100 dükkanımız vardı.

Markalaşmada imajın öneminden söz eder misiniz?

1996’dan sonra imajın öneminin daha iyi farkına vardık. En ünlü mankenlerle, en tanınmış fotoğrafçılarla çalıştık. Reklâmlarımız günden güne gelişti. Katalog basmaya başladık. Ve yavaş yavaş bütün dünyaya yayıldık.

Dünyada toplam kaç tane MANGO mağazası var?

Bugün 90 ülkede 1100 dükkân ile hizmet veriyoruz. 8 bin kişi direkt çalışırken; 22 bin kişi bağlantılı çalışıyor.

Son günlerde, 12 bin metrekarelik yeni bir Design Center açtık Burası, tekstil sektöründe dünyanın en önemli moda merkezi olabilir. Aynı zamanda 250 bin metre karelik dağıtım ağımız var. New Jersey, Şanghay, Hong Kong ve Barselona’da dağıtım yapan merkezlerimiz bulunuyor.

Mango olarak tasarım yarışmaları düzenliyorsunuz Bu yarışmalardan söz eder misiniz?

Aslına bakacak olursanız dünyada tasarım yarışması ilk olarak Valentino tarafından uygulanmaya başlamıştı.

Şubat ayında, yeni tasarımcılar için sonucunda ödül töreni olacak bir yarışma düzenledik.

Yarışmanın ödülü 300 bin Euro. Bu ödülü biri Belçikalı, diğeri İtalyan olan bir çift kazandı. 

Beş ay önce bu ödülü verdik. Bu yarışma dünya çapında yapılıyor. Bu yarışmayı bir buçuk yılda bir gerçekleştiriyoruz. Çünkü, her yıl tekrar edilirse sürekli olarak aynı mevsim üzerinde çalışılır. Halbuki bir buçuk yılda bir yaparsak bir sene ilkbahar- yaz kreasyonu çalışılırken diğer yıl sonbahar-kış sezonuna denk geliyor.

Design Centerlarda kaç kişi çalışıyor?

Design Center’da 550 moda tasarımcı çalışıyor. Aynı zamanda dışarıdan designer ile de çalışıyoruz. Örneğin, Monica Cruz bir koleksiyon yaptı. Mila bir koleksiyon sundu. Bu yaz Lisa Hurley’in hazırladığı plaj koleksiyonumuz var. Son yıllarda iyice büyüdük. Yeni dükkânlar açıyoruz. Hedefimiz bu sene 200 yeni dükkân açmaktı.

Ayrıca, son zamanlarda da erkek koleksiyonumuz başladı. Bu da Türkiye de geniş platforma yayılacak.

Dünyada tekstil sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Oluşturulan marka nasıl korunmalı?

Tekstil sektörünün son bir yıldır zor günler geçirdiği doğru. Ancak bu sadece Türkiye’de değil her yerde olabilir. Önemli olan markanın kendini koruyabilmesidir.

Bir marka olabilmesi için en önemli nokta tasarımın şirketin kendi bünyesinde olması gerekiyor. Daha sonra kalite çok önemli ve son olarak da dağıtım çok önemlidir. Eğer dağıtım birimi de sizin elinizdeyse imajınızı korumanız çok daha kolay olur.

Kışın bir defilemiz oldu. Önemli modeller ve en iyi fotoğrafçılarla çalıştık.

İşin sırrı şu: İmajı korumak, çok çalışmak, güzel koleksiyonlar oluşturmak ve güncel olmak.

Sektörün geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir şirket tekstil alanında dikey politika izlediği zaman ve tasarımcılara yatırım yaparsa dağıtım için doğru noktalara (alışveriş merkezleri gibi)  ulaşabiliyorsa, doğru fiyat politikasıyla doğru yerden malını sattırabiliyorsa o firmanın bir problemi olmaz.

Bu arada reklâm da çok önemlidir.

Türkiye’deki Mangoların satış grafiğini nasıl buluyorsunuz?

Türkiye Mango olarak birçok çalışanımız var. Dünyada en iyi Mangolardan biri de Türkiye’de bulunuyor. Satış grafiği çok yüksek bu da bizi motive ediyor. Geçen sene yıllık ciromuz 80 milyon Euro’yu buldu. Birçok yeni mağaza açmaya devam ediyoruz. 2008’in sonuna kadar altı mağaza daha açacağız.

Bize kendinizden bahseder misiniz? 

1953’te doğdum. 14 yaşındayken İspanya’ya göç ettik. Liseyi bitirdim. Üniversiteye başlamadan çalışma hayatına atıldım. İşimi çok seviyorum. Çok çalışıyorum. İşim en büyük hobilerimden.  Üç çocuğum var. Oğlum Jonathan ve kızım Judith şirkette çalışıyor. Sarah ise 10 yaşında.

En büyük hobim yelkenlidir. Önümüzdeki yıllarda dünyayı dolaşmaya başlayacağım Dünya turuna çıkınca Kanarya Adaları’ndan, aliseroz rüzgârlarıyla Karayip Adaları’na gideceğiz. İki veya üç ay kalıp Panama Kanalına geçeceğiz. Tahiti, Bora- Bora,  Avustralya, Maldiv, Madagaskar, Güney Afrika, Atlantik, ve Brezilya’dan sonra eve döneceğim.