ABD seçimleri ve Ortadoğu

Alber NASİ Köşe Yazısı
14 Mayıs 2008 Çarşamba

ABD’de seçim yarışı nefes kesiyor. Cumhuriyetçi Parti eski bir general olan McCain’i aday olarak  belirlerken Demokratlarda ibre Barak Obama yönünde. Son delege seçimlerinde rakibi Hillary Clinton ile arayı iyice açan Barak Obama Demokratların adayı olma yolunda hızla ilerliyor.

Ancak ABD Başkanı olabilecek mi orası meçhul. Şu anda ABD’de ekonomik anlamda ciddi bir kriz yaşanıyor. Mevcut ABD yönetimi okulun son günü okula giden öğrenci havasında. George W. Bush zaman zaman TV’ye çıkıp espriler yapmakla yetiniyor.

Aslına bakılırsa ABD halkı önlerine verilen seçeneklerden pek hoşnut değil. 74 yaşındaki McCain’in ilerlemiş yaşı Obama ve Clinton’un güven vermeyen tavırları seçmeni rahatsız ediyor, seçimlerden soğutuyor.

Ortada iyi bir lider göremeyen ABD halkı oyunu  iyi ve güvenilir bir idareciden yani McCain’den yana kullanabilir. Böylesine kötü bir Cumhuriyetçi yönetimden sonra Demokratların seçimi bu sefer de  kazanamaması sonraki  seçimlerde yeni siyasi oluşumların ortaya çıkmasına dahi sebep olabilir.

Bu arada Demokrat aday seçimleri sırasında adaylara son derece önemli gibi görünen ancak saçma bir soru soruldu. “İran’ın İsrail’e nükleer bir saldırı düzenlemesi durumunda ne yaparsınız?”

Elbette sorulan soruya adaylar İsrail’in sonuna kadar arkasında olduklarını ve herhangi bir saldırı durumunda hiç düşünmeden İran’a gereken cevabı vereceklerini söylediler.

İran’ın İsrail’e saldırması  teorik olarak mümkün olsa da pratikte  artık olası gibi gelmiyor. Elbette İran’ın elinde nükleer silah bulunması pek hoş bir durum değilse de, olası bir saldırıda  İsrail’in ABD’yi beklemeden İran’a ve İran’ın desteklediğini iddia ettiği gruplara gereken cevabı fazlasıyla vereceğini ve bunun sonucunda sonuçlarının şimdiden kestirilemeyecek olan  küresel bir felakete varacağını söylemek nedense kimsenin aklına gelmiyor.

Ancak, ABD İran’ın tepesine binmeyi ne yapıp edip kafaya koymuşsa kamuoyu bu tür sorularla yönlendiriliyor olabilir. Ancak ABD’nin İsrail’in güvenliğini  bahane edip İran’a saldırması pek de İsrail’in yararına olan bir durum değil.

***

Lübnan bir kez daha  iç savaşın eşiğine geldi. Lübnan Hükümeti Hizbullah’ı istemiyor. Bundan daha doğal ne olabilir ki? Hangi aklı başında idare toprakları içerisinde kökten dinci silahlı bir terör örgütüne tahammül edebilir ki. Özellikle söz konusu terör örgütü yüzünden daha iki sene önce İsrail ile savaşa girmişken. Lübnan hükümet güçleriyle Hizbullah arasındaki çatışma her geçen gün artıyor. Bu yazın bölgede çok sıcak geçeceği aşikar.

***

İsrail Başbakanı Ehud Olmert Kudüs Belediye Başkanlığı sırasında rüşvet almakla suçlanıyor ve hatta suçlu bulunursa yargılanacak. Gerçek demokrasilerde  başbakan da olsanız suç işlediyseniz yargılanırsınız. Eğer gerçekten böyle bir suç varsa yargılanması ve ceza alması kadar doğal bir süreç yok. Ancak Ehud Olmert’in Filistin Özerk Yönetimi lideriyle iyi diyalog içinde olması ve görüşmelerde barış yolunda önemli adımlar atmasıyla bu suçlamaların şimdi ortaya çıkması arasında bir bağ olabilir mi? Eğer gerçekse neden bugüne kadar ortaya çıkmamış ve hatta sümen altı edilmiş dosyalar ve belgeler ortaya birdenbire çıkıyor?