Diaspora Yahudileri

Adından da anlaşıldığı üzere Alman asıllı olan Salomon Ben Natan Eskenazi (1520-1602) bir süre Polonya’da yaşadı. Krakov’da tıp okudu ve Polonya kralı 2. Sigismund’un doktoru oldu. Asıl yetenekleri diplomaside yatan Eskenazi tıp ve Talmud konularındaki bilgisine rağmen, istanbul’a yerleştikten sonra Venedik Elçiliğinin hizmetine girdi. Osmanlı Venedik anlaşmazlığı sırasında Eskenazi Osmanlı lehinde çalıştı ve Sokollu Mehmet Paşa’nın güvenini kazandı

Sara YANAROCAK Kavram
7 Mayıs 2008 Çarşamba

İSLAM ÜLKELERİ (14) Osmanlı İmparatorluğu’nda Yahudiler

Salamon ben Natan Eskenazi

Bundan sonra ikisi arasındaki siyasal ilişki gelişti ve Sokollu Eskenazi’yi, Venedik ile barış görüşmelerini yönetmeye memur etti. Venedik senatosu bir Yahudi’nin diplomatik bir görevle Venedik Cumhuriyeti’ne muhatap olmasını istemediyse de, Türk tarafının kararlı tutumu karşısında Eskenazi’nin statüsünün onaylamak zorunda kaldı.

Eskenazi bu görevle Venedik’e geldiğinde yerel Yahudi cemaati tarafından büyük sevinçle karşılandı. Venedik hükümdarı Moncenigo o sıralarda Yahudilere karşı sert tedbirler almış, hatta bütün Yahudileri kovmayı tasarlamıştı. Eskenazi ülkeye geldiğinde, Venedik’in eski İstanbul konsoloslarından Sorenzo’ya başvurarak kendisinden bu konuda yardım istedi. Sorenzo senato önünde, Yahudileri kovmanın Venedik hükümetine ne kadar pahalıya mal olacağını izah etti: Bu cemaatin Türkiye’deki dindaşları top dökümü ve silah imalatında tek olduklarından, Osmanlı devletinde büyük itibar ve etki sahibiydiler. Türkiye Yahudilerinin sempatisini kazanmak için Venedik Yahudilerine “iyi davranmak” gerekirdi. Venedik Cumhuriyeti Türklerin dostluğunu kazanmak istiyorsa İstanbul’daki bu “etkili çevreleri” de hesaba katmalıydı. Zira “böyle bir devletin” desteği, Papa ve İspanya’nın vaadlerinden çok daha etkiliydi.

Eskenazi bu şekilde kovma kararını iptal ettirdi ve Venedikle barış anlaşmasını hazırladı. Salomon ben Natan Eskenazi Polonya kralının seçilmesinde de etkili oldu: 2. Sigismund’un ölümü üzerine boşalan Polonya tahtına Catherine de Medicis oğlu Henry’yi geçirmek isteyince, diğer Osmanlı hükümdarlarının bu konudaki rekabetini, Osmanlı devletini kendi tarafına çekerek “nötralize” etme yoluna gitti. Sokollu Mehmet Paşa ile Catherine de Medicis arasında bu konuda yer alan temasları Eskenazi yönetti ve Yahudi diplomat Sadrazamı, Henry’nin adaylığını desteklemeye ikna etti.

Bu dönemde Salomon ben Natan Eskenazi, Fransa ile Osmanlı Devleti arasında devam edegelen soğukluğu da giderdi. İspanya Bab-ı ali ile mütareke yapmak isteyip bu konuda yardımcı olması için Eskenazi’ye rüşvet teklif ettiğinde, Salomon ben Natan teklifi sertçe geri çevirdi ve Osmanlı Devleti adına Bab-ı ali lehinde bir anlaşma hazırlayarak İspanyollara kabul ettirdi.

3. Murat zamanında Türkiye Yahudileri kritik bir an geçirdiler ve hatta sistematik katliam tehlikesiyle karşı karşıya kaldılar.

Mali açıdan zor bir dönem geçirmekte olan Osmanlı İmparatorluğu’nda Yahudi servetinin göze batmaya başlaması üzerine, 3. Murat imparatorlukta yaşayan bütün Yahudilerin katledilmelerini emretti. (rivayete göre Sultan, Yahudi genç kızlarının kıymetli ziynet eşyaları takmalarına kızmış ve bir Yahudi kadının 40.000 düka değerinde bir elmas taktığını duyması üzerine bu kararı almıştı). Salamon ben Natan ve daha sonra sözünü edeceğimiz Ester Kira bu noktada tarihsel rollerini oynayarak saraydaki ilişkilerini harekete geçirdiler ve İsrail tarihinde nadir olmayan afetlerden birini önlemeyi başardılar. 3. Murat bir öfke anında alınmış olan bu kararın ciddiyetini kavradı ve lüks eşya kullanımını sınırlayan bir ferman çıkarmakla yetindi; gayrimüslimlerin ipek elbise giymeleri ve Müslümanlar gibi kavuk takmaları yasaklandı.

Eskenazi’nin etkisi Sokollu’nun ölümünden sonra da devam etti ve 3. Mehmet zamanında Sadrazam Ferhat Paşa’nın danışmanı oldu ki, bundan da Eskenazi’nin saray içinde “diplomasi” kullanmadığı ve sadakatini bir kişiye ya da cepheye yöneltmemiş olduğu anlaşılmaktadır. 3. Mehmet zamanında yüksek dereceli Osmanlı yöneticileri yanlarına Yahudi danışmanı alma geleneğini sürdürmüşlerdir. İbrahim Paşa Salomon ben Natan’ın kardeşini danışman tayin etmiş, Siyavuş Paşa da Benveniste adlı bir doktorun hizmetlerinden yararlanmıştır. Gabriel Buonaventura adına İspanya ile diplomatik görüşmeler yapmıştır.

16. yüzyılda Osmanlı sarayı nezdinde etki ve kredi sahibi Yahudiler arasında kadınlar da vardı. Bu dönemde bazı Yahudi kadınlar Harem çevreleriyle görüşür; saray kadınlarına ziynet eşyası, kumaşlar ve süs eşyası getirirlerdi. Harem kadınları kapalı yaşadıklarından dış dünyayla ilişkilerini “Kira” tabir edilen bu kadınlar aracılığıyla yürütürlerdi. Bununla birlikte, bu kadınların rolü süs eşyası satmakla sınırlamaz, harem çevreleriyle kurdukları ilişkiler sayesinde devlet işlerinde de rol oynarlardı. Bunların bazıları, tıp alanındaki bilgileri sayesinde sarayda bir yer edinmişler ve padişaha yakın çevrelerle ilişki kurmayı başarmışlardır. Örneğin Salomon ben Natan Eskenazi’nin eşi Bula Eksati Eskenazi, eşinin bırakmış olduğu özel ve belki de gizli reçeteleri kullanarak 3. Mehmet, sonra 1. Ahmet adıyla padişah olacak Şehzade Ahmet’in çiçek hastalığını tedavi etmiştir. Bununla birlikte, bu kadınlar arasında yalnız biri Osmanlı Devleti’nin Avrupa ile ilişkilerinde rol oynayacak bir düzeye gelmiş ve Bab-ı ali’de adını duyurmuştur. Ester Kira, 16. Yüzyılın sonlarına doğru haremle çok sıkı ilişki kurmuş ancak yüksek ihtiraslarını kontrol edemediğinden hayatını kaybetmiştir.

devam edecek...