Ekonomik dalgalanma gelişmekte olan ülkelere risk

Amerika Birleşik Devleti’nde Bear Stearns’ün yok pahasına JP Morgan’a biraz da Amerikan Merkez Bankası FED’in baskısıyla satılması sonucu derinleşen kriz dünyayı sarstı. Euro-dolar paritesinin hiç beklenmediği kadar düşmesi; doların 15 gün içerisinde diğer para birimleri karşısında yüzde altıya kadar değer kaybetmesi; buna bağlı olarak petrolün ve altının hiç görülmemiş noktalara varması hiç şüphesiz dünyada bir savaş olduğu izlenimini yaratıyor.

Alber NASİ Köşe Yazısı
19 Mart 2008 Çarşamba

Amerika Birleşik Devleti’nde Bear Stearns’ün yok pahasına JP Morgan’a biraz da Amerikan Merkez Bankası FED’in baskısıyla satılması sonucu derinleşen kriz dünyayı sarstı. Euro-dolar paritesinin hiç beklenmediği kadar düşmesi; doların  15 gün içerisinde diğer para birimleri karşısında yüzde altıya kadar değer kaybetmesi; buna bağlı olarak petrolün ve altının hiç görülmemiş noktalara varması hiç şüphesiz dünyada bir savaş olduğu izlenimini yaratıyor.

ABD’de subprime mortgage krizi, Irak savaşı, yükselen enerji maliyetleri ve iç pazarda durgunluk ekonomiyi iyice yıpratırken, düşen kurun avantajıyla ABD ekonomisi cari açığı kapatma  yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Gerek Amerikan Doları, gerekse ülke ekonomisi, en geç  başkanlık seçimlerine kadar toparlanma yaşar, ancak şu anki durumun dünya ekonomisinde yaratacağı tahribatı şimdiden tahmin etmek güç.

Ekonomisini nerdeyse ABD’nin büyümesine bağlayan Çin’in, bu duraklamadan etkilenmesi kaçınılmaz. Doğal kaynakları kısıtlı olan Çin’in halen dünyanın dört bir yanından ( özellikle Afrika’dan ) hammadde topladığı biliniyor. Bu arada artan refah düzeyiyle geçtiğimiz şubat ayında Çin’in enflasyonu son onbir yılın en yüksek düzeyi olan 8.7’ye yükseldi. Bu durum ister istemez Çin’deki maliyetlerin yükselmesine sebep olacak. Bunun üzerine ABD’den gelecek yavaşlamaya bağlı olarak, ihracatının  yavaşlaması  Çin’in maliyetlerini iyice arttıracaktır.  Bu arada Çin,  Yuan’ı  dolara karşı daha ne  kadar sabit tutabilir?

Bu arada doların bugünkü seviyelerinde durması Avrupa’yı zorlayacaktır. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Trichet sızlanmaya başladı bile.

Tüm savaşların ve politikaların  temelinde ekonomik sebepler  yatar. Ortada Irak’taki durumun ve  bölgesel didişmeler dışında global bir sıcak  savaş olduğu söylenemez.

Ancak hiç şüphesiz şu anda dünyada  ciddi bir ekonomik savaş yaşanıyor. Bu ekonomik savaşın tarafları, kazananı/kaybedeni henüz belli değil. Son yirmi senedir finans sektörü ciddi kazanımlar elde ederken üretime bağlı sektörler bu kazanımlardan paylarını gerektiği gibi alamadılar. Amerika Birleşik Devleti’nde başlayan kriz sonucu finans sektörü çok ciddi zararlara uğradı.

Kısa vadede ABD ekonomisi zarar görse de, uzun vadede ABD hem Çin’e hem de Avrupa’ya karşı ciddi bir avantaj sağlayacak.

Bu savaşın esas kaybedenleri her zamanki gibi gelişmekte olan ülkeler ve bu ülkelerin yönetimleri olacak. Ekonomik istikrarsızlıklar bazı ülkelerde yalancı baharları, borçla,  üretmeden büyüyen ekonomilerde siyasi istikrarsızlık yaratacak. Ancak bu istikrarsız ekonomiler bu ülkelerde yönetimlerin radikalleşmesine ve sertleşmesine sebep olabilir.