Direniş

"6 Milyon kuzu kuzu ölüme gitti" derler insafsızca. "Neden direnmediler?" diye sorarlar safça veya düşmanlıkla? Holokost`un bilinen en önemli direnişinin hayatta olan tek üyesi Marek Edelman, 6 Milyondan biri olmamayı başarmış bir Yahudi. Hikayesi ilginç ama bir o kadar da düşündürücü?

İvo MOLİNAS Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Üç kuşak Macar Yahudi  ailesinin 2. Dünya Savaşı’nın öncesi ve sonrasındaki trajik hayatlarını cok çarpıcı bir şekilde anlatan İtzvan Szabo’nun ölümsüz ‘’Sunshine‘ ’filminde ikinci kuşak kahranımız kendisini ne kadar yahudilikten uzaklaştırıp ‘kurtulmayı’ tasarladıkça, o derece,’yahudiliğine‘ yakalanır. Kış ortasında iki bin tutsak yahudinin ve hatta oğlunun önünde çırılçıplak soyundurulduktan sonra ‘sulanır’ ve saatler içinde ‘buz adam’ olur… Yıllar sonra oğluna sorulan, “peki neden iki bin kişi, silahlı da olsa işbirlikçi faşist Macar askerlerine başkaldıramadınız?” sorusuna verilecek cevap hem vardı hem de yoktu.
Soru, tarihi bir sorudur aslında. 6 Milyon’un, nasıl ‘kuzu kuzu’ ölüme gittiğinin,  belki de çok haksız sorusudur! Dünyayı yangın yerine çeviren, insanlık tarihinin en planlı, en bilimsel ve en korkunç soykırımını gerçekleştiren muazzam bir örgüt-devlete karşı silahsız, örgütsüz ve en önemlisi destekten mahrum bir dinsel aidiyet mağduru topluma karşı yapılan bunca kötülükten sonra sorulabilecek en insafsız sorudur giderek… Gaz odalarına gönderilen insanların hiçbiri o odalara girene kadar bir insanın diğer bir insana bu denli şeytani bir kötülüğü yapabileceğine inanmamıştı. Neden direnmedikleri nasıl sorgulanabilir pekala?...
Yom Hashoah. Bu sene 24 - 25 Nisan’a rastlayan Holokost’u anma günü, 2. Dünya Savaşı’nda Yahudilerin Nazilere karşı gösterdikleri en ses getiren direnişin yıldönümüdür aslında.
1943 yılının 19 Nisan’ı, Alman Ordusu’nun, Varşova Yahudi Gettosu’nda sadece birkaç tabancayla direnen 220 yahudi gencinin eylemini kırmaya yönelik saldırının başladığı gündür. Özellikle Bund (Birleşik Yahudi İşçi Birliği) ve Hashomer Hatzair’in (Siyonist ve Sosyalist Yahudi Birliği) önderliğinde bazı idealist yahudi gençler Varşova Gettosu’nun terkedilmiş binalarına konuşlanarak ümitsiz direnişlerini yürütmeye çalışırlar. Bir kaç ayı bulan bu karşı koyuş en nihayet Alman Ordusu’nun Mayıs başlarındaki topyekün saldırıları sonucu tarihe karışır.
Direnişin lideri Mordechai Anielewicz sevgilisi Mira’yı vurur ,sonra da kendi beynine ateş eder.Diğer çoğu arkadaşı da Almanlar’a teslim olmaktansa, Romalılar tarafından çevrildikten sonra intiharı tercih eden yahudilerin tarihi Masada olayını cağırıştırır şekilde yaşamlarına kendileri son verirler.
Ama intiharı seçmeyip Polonyalı anti- faşist direnişçilerin yardımıyla kaçan bazı direnişçiler de vardı. Bir çoğu daha sonra Polonya direnişinde öldüler,bir kaçı da savaştan sağ çıktıktan sonra İsrail’e göç etti.
Ama bir istisna vardı. O da Marek Edelman. Varşova Getto Direnişi’nin bugün yaşayan tek kişisi Edelman bu sene gazetecilere verdiği röportajlarla gündeme oturmuş vaziyette. 80 yaşındaki bu eski Bund yöneticisi ve kendi deyimiyle, ’antisiyonist sosyalist’, neden kendisinin de intiharı seçmediğine dair soruya “bir liderin intihar etmeye hakkı yoktur. Kaçmaya bile olanak olduğu sürece mücadeleye devam etmesi gerekir” der. Edelman’ın siyasi görüşleri, seçimlerini ve İsrail’e bakış açısını cok etkiler. İsrail’in Arap kültürü ortasında kurulmasına karşı çıkar. Onun için gerçek yahudi kültürü, Orta Avrupa kültürüdür. Bugünkü İsrail kültürünün bir Orta Doğu havasını taşıdığını iddia eder ve üstelik, İsrail Devleti’nin yaşayabilmek için Arapları öldürmek zorunda kalan bir devlet kimliğine büründüğünü de söyler.
Edelman savaştan sonra  bile antisemitizmin hiç eksik olmadığı Polonya’da yaşamaya devam eder. Ünlü bir kardiyolog olur, sosyalist geçmişi sayesinde ülkenin komünist yönetimiyle iyi geçinir. Ancak 1980’lerde Lech Walesa’nin ‘Daynışma‘ hareketine destek verince tutuklanır ama ilişkileri sayesine özgürlüğüne çabuk kavuşur.
Edelman, iki yıl önce Filistinli intihar bombacılarına yazdığı mektupla İsrail’in şimşeklerini üzerine çeker. Onlara kendi direnişlerinden bahsederek, “biz hiç masum insanları, kadınları ve çocukları öldürmedik. Davanızda yanlış yapmayın, İsrail ile masaya oturun, aynen İrlanda’da olduğu gibi” der. Bu yaklaşım kendi direnişiyle Filistinlilerin eylemini karşılaştırdığı için İsrail içinde büyük tepki çeker ama Filistinlilerin bu öneriyi pek dikkate almadıklari da bir başka gerçek olsa gerek…
Marek Edelman’ın Lodz’daki evinin duvarlarına Polonyalı antisemitler hala gamalı haçlar çiziyorlar.Kendisi her sene İsrail’e arkadaşlarını görmeye gidiyor.
“Onlar da  olmasa İsrail benim için hiçbir şey ifade etmeyecek” diyor…
6 Milyon’un katliamına bizzat tanık olan bir yahudi için bu bakış açısı kimine göre ‘saf’ ,kimine göre ‘duyarsız’,kimine göre de ‘genleri mutasyona uğramış bir yahudinin hezeyanları’ olarak algılanabilir.
Kararı siz verin…
Ama 6 Milyon için 6 mum yakmayı ihmal etmeyin!