Özgürlük Bayrami ve düşündürdükleri...

Pesah "özgürlük" Bayramı, Mısır esaretinin sona erişidir. Ünlü Alman yazar Heinrich Hein; "Yahudilik mirasının özgürlük ve iyi yemeğe karşı duyulan sevgi" olduğunu belirtir.

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
19 Nisan 2006 Çarşamba

Bayramda çok sayıda dosttan "Hag Sameah" mesajları aldım. İç Haberler Yönetmenimiz Ester Yannier, bayramımı kutlarken bir matzanın 110,  bir yumurtanın 78, 100 gr. marulun 15, bir bardak kaşer şarabın 95 kalori olduğunu da mailine eklemeyi ihmal etmedi. 
Demek ki, sağlığımız açısından, yıl boyu özlemle beklediğimiz geleneksel Pesah yemeklerini de ölçülü bir şekilde tüketmemiz gerekiyormuş.
 Pesah’da akla gelen diğer önemli bir soru da şu: "Biz Yahudiler gerçekten özgür müyüz?"
Güncel yaşamdaki doğal kısıtlamalar tam anlamıyla özgürlüğün söz konusu olmayacağını ortaya koyuyor. Ayrıca gazetemizin elektronik posta kutusuna gelen aşağıdaki türden mailler de bu konuda  bizleri ciddi şekilde düşündürmekte:
"Sayın Şalom yetkilileri; Sizce İran’ı vurmakta İsrail veya Amerika (ABD Büyük İsrail demektir) haklı mıdır? İsrail küçük bir ülke olmasına rağmen nükleer güce sahip olacak, ama İran olamayacak. Neden? Şimdilik Yahudiler ve Müslümanların güçlenmesini istemeyen odaklar en güçlü medya organları ile toplumları yozlaştırıyorlar, uyutuyorlar. Ama bir gün Yahudilerin onları  da kullandıklarını anlayınca, işte o ülke insanları da Yahudilere savaş ilan edecekler..."
İlkin, ne yazık ki, hala Türk vatandaşı olan Yahudilerin İsrail ile her konuda özdeşleştirilmemesi gerektiğinin ayırtına varamamış pek çok kimse mevcut. Belki de biz kendimizi yeterince anlatamamış, bir ülkenin vatandaşı olmak ile dini kimliğin farklı şeyler olduğunu yeterince açıklayamamışız.
Ne var ki, yakın tarihimizde 6 milyon Yahudi yaşamını yitirirken, bugün dahi Yahudilerin yok olmasını isteyen tüm odakların Yahudilere savaş açacağı günü bekleyen bir zihniyetin varlığı bir ölçüde Mısır esaretinin henüz sona ermediğini ortaya koymuyor mu ?...
İran nükleer krizinin giderek tırmandığı günümüzde, dünyada Yahudileri yok etmek isteyenler var oldukça -ki var olduklarını da görüyoruz- Pesah’ın simgesel anlamı olan özgürlük mücadelesi her daim sürecektir.
 Bizleri enkazlar arasında şaşkın şaşkın dolaşır durumda bırakan  Holokost önlenmesi olanaksız bir deprem değildi. "Bir daha asla" derken bu tür soykırımların bir daha yaşanmasının mümkün olmadığı değil, böylesi vahşetlere olanak sağlanmaması için her türlü önlemin alınması gerekliliği  algılanmalıdır.
Tarih sahnesinden Hitler gibi deliler asla eksik olmayacak ve peşlerine katabilecekleri kitleleri de bulabileceklerdir.
İyi ki dünyada aklıselim, dinlerin kardeşliğine, çok renkliliğin ve farklı kültürlerin  zenginliğine inananların sayıları bağnazların sayısından az değil.
İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı’nın tüm cemaatimize, İstanbul eski Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtüna ve Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ile eşi Aylin Sarıgül’ün özellikle gazetemize gönderdikleri bayram tebrikleri içimizi ısıttı. 
"Yaşar Paker Müziğe Destek Fonu" kapsamında gazetemizin de sponsorları arasında yer aldığı çocuklardan oluşan "Estreyikas d’Estambol ve Orkestrası" ile "Nes" Büyükler Korosu’nun Amram Oditoryumu’nda verdikleri olağanüstü konser herkes gibi beni de büyüledi ve duygulandırdı. Koro şefi-yönetmen İzzet Bana, çocuklara kültürel değerlerin aktarılmasının gerekliliği konusundaki mesajı ile Pesah Bayramı kutlamalarına farklı bir anlam kattı. Her yönden kendilerine destek çıkalım...  
Bu yıl Holokost’u anma etkinlikleri kapsamında Gözlem Yayınları’nın yayınladığı "Auschwitz-Bir Doktorun Görgü Tanıklığı" adlı kitabın yanısıra  16 sayfalık bir Holokost ekini de sunuyoruz.
Ekin hazırlanmasında büyük emeği geçen Marsel Russo’nun ifadesiyle amaç; "Nazi zulmünü sayfalara taşımak değil. Savaş yıllarında soykırıma hedef olanları ve Yahudi direnişinin isimsiz kahramanlarını birer insan olarak anmak ve genç nesillere o yıllar hakkında küçük de olsa bir ışık tutmaktır..."