Bir eleştiri yazisi

Bu yazı, yazarının cemaatimizde gördüğü bazı yanlışların ve uygulamaların düzeltilmesine yönelik sübjektif bir eleştiri yazısıdır. Özveriyle ve iyi niyetle çalışan yöneticileri özeleştiriye çağıran bir yazıdır. Yanlış olabilir ama belki gerçekten de `kral çıplaktır`?

İvo MOLİNAS Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Purim bayramı aslında Hahambaşımızın da dediği gibi, "Yahudilerin bir tür soykırım girişiminden kurtulmalarının yıldönümüdür." Yahudilerin asırlar boyunca çeşitli despotların ve son olarak faşistlerin yok etme gayret ve icraatlerine karşı verdiği savaşımın simgesel bayramıdır; giderek bir kurtuluşun sevinç gözyaşlarıdır.
Türkiye’de, cemaatimizde, bu bayram bir takım kurumların özellikle çocuklara yönelik çok başarılı etkinlikleriyle kutlanır. Ne var ki, toplumun tümünü kucaklaması gereken ve Ahrida Sinagogu gibi 500 yıldan eski bir tarihi mekânda yapılan Purim kutlaması bu sene yine yarısı boş bir Ahrida’da yapıldı. Yöneticilerin iyi niyetine ve özverili çalışmalarına diyecek hiç bir şey yok. Lakin bu kadar önemli bir kutlama gününde toplumun katılım göstermemesini sadece insanların ilgisizliğine ve duyarsızlığına bağlamak pek doğru olmasa gerek. Büyük çoğunluğu muhafazakâr bir çizgide olan bir toplum ilgi göstermiyorsa, meseleyi biraz daha rasyonel bir çizgiye taşıyarak, törenlerin, içeriği ve tanıtımı konusunda bir özeleştiri yapılmasının sırasının geldiğini düşünüyor insan.
Ahrida Sinagogu ve Purim kutlaması her anlamda çok daha farklı, yenilikçi ve toplumun tümünü kucaklayıcı ve kalabalık bir profili hakediyor önümüzdeki senelerde…
***
Neve Şalom’daki dini nikâh sonrası düğün sahiplerini tebrik etmek için yaşanılan zorluğa ve hata işkenceye halen bir çözüm bulunamamış olunmasına üzülmemek elde değil. Neve Şalom yöneticilerinin bugüne kadar aldıkları önlemlere rağmen mesele çözülemedi.
Her çağdaş toplumun kuyruğa girme kurallarını içselleştirdiği bir kültürün neden Neve Şalom’a uğramamakta ısrar ettiğini anlamış değiliz.
Üç koldan sıraya girip yaşlı kadınları, çocukları sıkıştırmanının düzeltilecek bir tarafı yok mu? Tek şerite inecek yola üç koldan araba gelirse, ne olur? Trafik, o noktada keşmekeşe dönmez mi? İşte Neve Şalom’da olan da budur. Her taraftan kuyruğu girenler müthiş bir kaos ve sıkışıklık yaratmakta.
"Hayır, alt tarafı yarım saattir, önemli değildir” denilmesine itiraz etmek gerek! Zira, kuyruğa girip sıranı insanca beklemek, çağdaş olmanın bir göstergesidir. Hiç kimsenin, yaşlı insanları, hele sıcak havalarda kaotik kuyruğun içinde zor durumda bırakmaya hakkı olmaması gerekir. Neve Şalom yöneticileri, bu işi çözecek çağdaş yaklaşıma ve akla sahip insanlardır. Güvenlik şeridi mi koyarlar, insanlara nereden sıraya gireceklerini yönlendiren işaretler mi koyarlar, olmadı sistemin yerleşmesi için bir kaç görevli mi dikerler oraya, bilinmez ama bilinen tek şeyin sistemde bir sorun varsa, sorumlusunun sadece kuralsızlığı kural yapanların değil, kuralsızlığa yol açan sistemsizliğin de olduğudur.
***
Son olarak şu plaket verme konusuna değinmek gerekiyor. Söylendiğine göre, kurum, dernek yöneticilerinin plaket verme konusunda bu kadar cömert olduğu iki ülke varmış. Biri Meksika Yahudi Cemaati, öteki de bizimkisiymiş…
İnsanların, özveriyle ve gönüllü çalışan arkadaşlarına teşekkür etmeye, bu arkadaşların da teşekkür edilmeye hakları olması son derece doğal. Psikolojik bir beklentidir hatırlanma. Hele karşılık beklemeden, ailesine ve işine ayıracağı zamandan ‘çalan’ gönüllü çalışanlar mutlaka manevi bir karşılık bekleyeceklerdir. Lakin bu hatırlama abartılır, enflasyona uğratılırsa, verilen plaketlerin bir anlamı kalmaz, evlerimiz plaket cennetine dönüşür!
Bu kadar plaket verme ve alma alışkanlığımız, hassas ve alıngan bir iklimde yetişmemizden kaynaklanıyor olabilir. Vaya plaket almayı hakedecek nelerin yapılması gerektiği standartını bilmiyoruzdur. Üstelik, son aldığımız duyumlara göre, plaketlerin mütevazi boyutları, şimdilerde oldukça büyümüş. Yani, hizmette sınırımız da yok…
Plaket meselesini çalışkan, özverili yöneticilerimizin özeleştiri yaparak gözden geçirmeleri gerekiyor…
***
Yukarıdaki eleştiriler doğru olmayabilir. Bunlar, çoğunu tanıdığı cemaat yöneticilerinin iyi niyetinden zerre kadar kuşkusu olmayan bu satırların yazarının, ‘çıtayı yükseltme’ söyleminin bir parçası olabilir.
Ama, o söylesin de, belki gerçekten de "kral çıplaktır"…