Kurumsal yönetişimin ipuçlari

Nur ŞAUL BARAKAS Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba
Geçen ay, yönetim kurulu sırları isimli bir rehber kitap elime geçti. Sayfalarını karıştırmaya başladığımda başarılı ve büyük şirketlerin yönetim kurullarının nasıl işlediğinin anlatıldığını gördüm. Bu kitaptan örnek alıntılar yaparak sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kurumsal Yönetişim (corporate governance) birçok ders kitabında, yönetim kurulu -  üst yönetim, küçük ve büyük ortaklara ve çalışanlar arasındaki ilişkilerin ilkelerini, yetki ve sorumluluk alanlarını belirleyen, kurumsal yapıların kalitesini, güvenilirliğini ve şeffaflığını kapsayan kurallar bütünü olarak tanımlanır.  
Kurumsal yönetişim, şirketlerin yönetim birimleri için olduğu kadar, bankalar gibi kredi verenler, tedarikçiler müşteriler ve de toplum içinde aynı şekilde önem taşıyor. Kurumsal yönetişim kurumsal güvenin temelini oluşturuyor.
Günümüz koşullarında, kurumlar arası ilişkiler ve karşılıklı bağımlılık artış göstermelidir.  Kurumlar başarı için sadece kendi kaynakları ile yetinmiyor; aynı zamanda başkalarının kaynaklarını da kullanmak zorunda kalabiliyorlar. Başkalarının kaynaklarına ulaşabilmek için ise güvene dayalı ilişkiler sonucunda ortaya çıkıyor. Bu nedenle güvenilir olmak başarılı bir şekilde gelişebilmek ve büyüyebilmek için çok önemli olduğu kanısına varılıyor.
Kitapta kurumsal yönetimde dikkat edilmesi gerekenler kurallardan bahsediliyor. Yönetim kurUllarının kimlerden oluştuğu, hangi konulara odaklanıldığı, nasıl çalışıldığı ve işlerde gelişmek için ne tür yollar izlenildiği gibi konular kararlarında yönetiminde kalitesini etkilediğine dikkat çekiliyor.
Yönetim kuralları bir şirketi yönetmez yönlendirir, danışmanlık yapar, uygun bulmadığı kuralları reddeder, gerektiğinde de yönetici kadroda değişiklik yapabilir. Yönetim kurallarının yönlendirme ve denetleme görevini iyi yapabilecek bir yapıya süreçlere ve üyelere sahip olması kurumların başarılı bir şekilde yönetilmesinin ön koşulu olduğu savunuluyor.
Yönetim Kurulu üyeleri her günlük operasyonları ve işleri en ince ayrıntısına kadar takip edemezler. Ancak, alt kadrolara atadıkları uzmanlar doğrultusunda kontrolü sağlayıp işlerin yolunda gitmesini desteklerler. Nitekim büyük holding yöneticilerini düşünürsek birçok işi aynı anda ayrı başarı grafiği ile yürütemeyeceklerini görebiliriz. 
Kurumsal güveni sağlamanın birçok farklı yolu bulunmaktadır.
Demokratik ilkeler doğrultusunda güçler ayrılığı düşüncesinden yola çıkılarak şirketlerde bu prensip savunulmuş kitapta. Yönetim kurulu başkanı ile genel müdürün ayrı kişiler olması gerektiği hususunun altı çizilirken finans bölümü ayrı ve uzman kişi ya da kişilerce yönetilmesi öneriliyor.
Güven konusunun başlıca ve en önemli noktası ise bilgi paylaşımıdır. Herhangi bir kurum ile paydaş ilişkisinde bulunanların kolayca anlaşılabilir bilgiye eşzamanlı olarak erişebilmesi gün geçtikçe zorlaşıyor. Güvenilir olmak kişiler için olduğu kadar kurumlar için de çok zor bir kavramdır. Güvenilir olabilmek çok uzun bir sürede elde edilebilmesine rağmen çok kolay kaybedilebilen bir olgudur. Güvenilirlik sözlerin ötesinde eylemlerin tutarlığıyla kazanılır. Zira davranışlar öncelikleri ve tercihleri göstermede sözcüklerden daha etkilidir. Aynı zamanda kurum içinde de bilgisini paylaşmayan kişiler veya kurumlar oldukları noktada kalırlar. Bilgi aktarmanın ve paylaşmanın büyüme ve gelişme için esas olduğu unutulmamalıdır.
Günümüzde kurumların başarısı, güç ve sahiplerinin karar mekanizmalarının katılımcı yaklaşımı, şeffaflık ve hesap verme kültürünü benimsedikleri adil ve tutarlı oldukları kurumsal güven veren yönetim yapılarını oluşturuyor.
İster küçük ister büyük şirket olsun, iyi bir yönetişim kurallarla değil davranışlarla sağlanır. Elde edilen güvenin sağlam bir şekilde ayakta tutulabilmesi, pozitif iletişim ve dürüstlük ilkeleri bireylere olduğu kadar kurumlara da başarı ve yükselme sağlayacağına inanıyorum. 

(Kaynak: Milliyet, Hürriyet)