Dolmuş motorlarla Karaköy/Eminönü

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Havaların giderek ısınıp nem oranının günlük yaşamını etkilemesinin, değişik bir bakış açısıyla, işverenlere yaradığı da söylenebilir.
Son dönemlerde ofisin her tarafı yelpaze dolu. En azından her çekmeceden bir yelpazenin çıktığı ofisimizde çalışanların çoğu ısının biraz düşmesini hayal ederken, normal iş saatlerinden çok daha geç çıkıyorlar.
Ayrıca sabahları Adalar’dan gelenler vapur/denizotobüsü/motor üçlüsünden birini kaçırmamak için zamanında uyanmak durumundalar. Böylelikle, düşünüldüğünün aksine Şalom’dakiler yaz boyunca çok daha erken ‘işbaşı’ yaparlar. Bu arada deniz yolculuğu süresince, hafif olmaktan öte taşınılan el çantasının yanında mutlaka bir naylon poşet bulunur. Poşetin içinde de ya düzeltilmesi, ya da okunması gereken bir kitap taslağı veya yazılar yer alır. Tabii bu ön çalışma, ayaklarımızı uzatıp, bir yandan çay içtiğimizden ötürü “iş” sayılmaz. Zaten Şalom çalışanlarının  çoğu ne zaman çalışıp, ne zaman keyif yaptıklarının ayırdına varanlardan değildir. Disiplinli olduğum tek konu ofisten içeri girmeden cep telefonumu açmadığımdır.
Eşi benzeri görülmemiş dolmuş motorlara gelince, açık ve kapalı olmak üzere özgün bir oturma düzeni ve bele kadar ‘amiral’ alt tarafı daha ‘halk tipi’ kıyafetleri ile bilet kesen personeli, banka üst düzey yöneticisini anımsatan ‘çaycı’ları ve sırma kasket/apoletleri ile ‘köşk’te bekleyen kaptanın yanısıra yolcuların en çok rağbet ettiği, sahilden motora binmek için konan üç basamağa ayağını dayayıp elini uzatan görevlidir. Deniz otobüsünden denize düşen birkaç kişi oldu. Ama söz konusu görevli sayesinde dolmuş motordan suya inen olmadı!
* * *
Büyükada’dan kalkıp Karaköy/Eminönü seferi yapan bu dolmuş motorlar, varış noktasına gelmeye yakın köprünün altından geçerler. İster batıl inanç densin, ister iman veya itikat köprünün altından her geçişimizde tüm sevdiklerim için dua ederim.
Birlikte yolculuk ettiğim bazı dostları görmediğim zaman bir eksiklik duyarım. Gene de onları yanımda hisseder, bir an önce sohbetlerimizi sürdürmeyi dilerim.
* * *
Geçtiğimiz pazartesi günü gazetemizin kurucusu Avram Leyon’u ve Eşi Sofi Leyon’u kabirleri önünde andık. 60 yıldır yayın hayatını onun sayesinde sürdüren Şalom’u genç nesillere emanet etmek en büyük isteğimiz.
* * *
60 yıl bir gazete için uzun bir zaman. Şalom’da geçirdiğim son onbeş/yirmi yıl içerisinde kimler geldi, kimler geçti... Sevgili Lizet Cur, bizi bırakan birçok dost gibi her zaman yanımızda, her zaman sıcacıksın. Dost dediğin hep içten bir gülüş, hep bir yardım elini uzatan kişi değil midir?
60. yılında tüm sevdiklerimizle ve senin gibi bize gülümseyen dostlarla birarada olacağız.