Mutsuz Yüzler

Avram VENTURA Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

- Seni, her zaman mutsuz görüyorum!
- Öyle, diyor. Bana niçin diye de hiç sorma, ama mutsuz olduğum doğru. Aslında böyle olmam için belirgin bir nedenim de yok; ne bir maddesel, ne bir sağlık sorunu, ne de beni olumsuzluğa itecek başka bir şey... Yerimde başkası olsa, yüzünde sürekli güller açardı belki; ama ben hep bardağın boş yanını mı görüyorum, yoksa bu mutsuzluk benim içimi karartan bir duygu değil de, alnıma kazınmış bir yazgı mı, onu da bilmiyorum. Tek bildiğim hiçbir şeyden yeterince tat alamadığım...
- Sorununu bildiğine göre, çözümünü de senin bulman gerekmiyor mu?
- Haklısın, ama elimde değil. Bir başkasına doğru tanılar koyabilir, çözüm seçenekleri sunabilirken, kendim için hiçbir şey yapamıyorum.
- Böyle sürerse, aramızda bir uzaklığı korumam gerekecek. Korkarım bu gidişle mutsuzluğun bana da bulaşmasın!
***
Mutsuzluk bir yazgı olabilir mi?
Her insan, kendi yazgısının hazırlayıcısıdır diye düşünürsek, belki; ama bu olumsuzluğu üstümüzden atmak için çaba harcamadığımız sürece, kim, nasıl bize yardımcı olabilir? Diyelim ki yitirdiğimiz bir para ya da onun karşılığında bir değer için üzülüyoruz. Buna katlanabilme boyutu her birimiz için değişebilir, ama bu üzüntümüz sürdükçe, elimize hiçbir şey geçmediği gibi yaşamımızı daha çok karartmış oluyoruz.
***
Kuşkusuz kendimizi onlardan uzak tutmak, korunmak olanaksız, ancak sürekli mutsuz insanların bizi de etkileri altına aldıklarını söyleyebiliriz. Biliyorum, kim mutsuz olmak ister ki, diye düşünebiliriz. Doğrudur. Herkes mutlu olmak, elindeki olanakların daha iyisine, daha güzeline ulaşmak ister. Her birimiz, bir ömür boyu bu çabanın içindeyiz. Kazanmak, başarılı olmak, beğenilmek herkesin doğal bir tutkusudur.
Asıl sormamız gereken şu:
- Kim tutkularını tümüyle doyurabilmiştir?
Her an daha çoğunun, daha güzelinin, daha iyisinin peşinde olduğumuz sürece, tutkularımızı doyuramadığımız gibi, mutsuzluğumuzu körüklüyoruz. Bir ara yüzümüz aydınlansa, duyumsadığımız eksikliklerle, onu bir anda karartabiliriz.
***
Sâdî’nin şu dörtlüğü, sözlerimizi açmak için yeterlidir sanırım:
Ay yüzlüler aydınlık yansıtırlar...
Nereye baksalar aydınlatırlar...
Aynalar her elde güzel göstermez
Mutsuz yüzler aynayı karartırlar!
Elimizden geliyorsa mutsuz yüzleri aydınlatmaya çalışalım, ama bu mutsuzluk onların yüzünde hiç çıkmayacak bir maske gibi takılıp kalmışsa, en iyisi çevrelerinden uzaklaşmaktır!