Aliülala*, profesör, aliülala

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Birkaç hafta önce çok şık bir davetiye aldım. Biraz şaşkınlık, biraz da hayranlıkla okuduğum metnin içeriğinin bir bölümünde şöyle yazıyordu: “Prof. Dr. Hayim Marko Benbanaste, bir asrın yolculuğunu sevenleriyle paylaşmak üzere düzenlenen kokteyl ve akşam yemeğine şeref vermenizi saygıyla rica eder.” 18 Mart Cumartesi gecesi eşimle birlikte paylaşmak üzere davetli olduğumuz mekana gittik. O güne kadar hiçbir doğumgününü kutlamamış olan Prof. Benbanaste, bir tabuyu yıkmış ve 90. yıldönümünü dostlarıyla paylaşmak istemişti. Salonun girişinde çocuklarıyla birlikte misafirlerini karşılayan Benbanaste, siyah smokini ve gür saçlarıyla Hollywood aktörlerini aratmayacak kadar yakışıklıydı.
Dost, akraba, ilim/bilim dünyası, çeşitli sosyal dayanışma kuruluşlarından biraraya gelenler, gecenin tadını en az Prof. Benbanaste kadar çıkardılar. Mükemmelliğin zerafet boyutunda sunulduğu gecede, katılanlar da bir o kadar şıktı. Bununla birlikte misafirler bir evdeymişçesine rahat ve keyifliydiler.
Prof. Benbanaste‘nin konuklara yaptığı konuşmanın ardından kızı Tijen Yaeş’in seslendirdiği bir barkovizyon gösterisi izleyenleri etkileyici bir zaman yolculuğuna çıkardı. Osmanlı’yı ve Cumhuriyet’i yaşamış, Atatürk ilkelerine sadık, başarının sırrının ‘azim’ olduğunu savunan doktorun, mesleğinin yanısıra ailesine de sıkı sıkıya bağlı oluşu 90 yılın en büyük sırrı olsa gerek.
Doktorun ‘sağlıklı yaşam’ felsefesini eskiden beri uyguladığını bilirim.  Acaba doğum günü gecesinde prensiplerini bozup, gelen yemekleri yedi mi? Bilmiyorum.  Zira, “Açlıktan ölen hastam hiç olmadı; ama çok yiyenden oldu.” dediğini anımsarım. Büyükada’da tur yolunda, yürürken kendi kendine mırıldanan bir bey görürseniz, bilin ki, o, kışın Roma Üniversitesi’nde vereceği dersi tekrarlayan Prof. Benbanaste’dir. Ben O’nun hep güleryüzlü, renkli kişiliğini tanıdım. Hayatın gerçeklerinin bunlardan ibaret olmadığını biliyorum. Aslında, yaşamını satır aralarıyla kaleme almak, zenginliğimiz olurdu..
* * *
Torunlarınızın sizi çağırdığı üzere, Sevgili Markito, ailenizle birlikte bizi bu muhteşem geceye paydaş ettiğiniz için teşekkür ederiz.  Yarı yaşınızda gençler masada otururken, sizi dans ederken görmek, bizi bir kez daha düşündürttü. Bunun için de teşekkür ederiz.
* * *
Bilimadamlarının batıl inançları olmadığını biliyorum. Gene de, salondan çıkarken tahta masaya vurmadan edemedim.                         

* Aliüala: Pekiyi