Yazı turistik bir yazı ile bitirelim

Pazartesi günü ilk leylekler İstanbul Tekstilkent üzerinden dönüşe başladı. Bayram tatilinde herkes yaz tatili ile ilgili son fırsatları değerlendirmek isterken Lana Del Rey ‘Summertime Sadness’ eşliğinde ikinci yazımız ile turizm ekonomisini yine değerlendirelim.

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
8 Ağustos 2018 Çarşamba

25 Temmuz tarihli ‘Kalbim Ege’de Kaldı’ yazımızda özetle kişi başına düşen turizm harcamalarımızda yüzde 50 gibi azalış trendi olduğundan, toplam turizm giderlerinin yıllar itibarı ile yatay seyrettiğinden, İsrail’le olan karşılıklı turist sayımızda artış ivmesi, başta Hollanda, İngiltere olmak üzere Avrupalı turist sayısında genelde düşüş eğilimi, Bulgaristan ve Gürcistan’a çıkışlarda artış olduğundan kısaca TÜİK verileri ile bahsetmiş, Roma ile İstanbul’u, İtalya ile Türkiye turist sayılarını karşılaştırmıştık. O yazımızdan bu yana Avrupa’dan gelen yerli veya yabancı bir turist yarım gün daha fazla konaklayabiliyor ve ABD’den gelen bir turist yarım gün daha fazla yüzebiliyor. Yeni açıklanan turizm verilerinde geçen seneye göre turizm gelirleri ve turist sayısı bir önceki yılın ikinci çeyreğine göre yüzde 30 artmış. İlk altı ayda yaklaşık olarak 19 milyon turist gelmiş ve bunun yaklaşık 3 milyonu mavi kart yani yurtdışında yaşayan Türkler. Kişi başına döviz harcaması ise yine 600 Dolar seviyelerinde. Yani turist sayısı artarken turist başına düşen harcama tutarı hâlâ gördüğü zirve 900 Dolarlık seviyelerden çok uzak. Yabancılarda ikinci çeyrekte kişi başına harcama ise yılın ilk çeyreğine göre 682 Dolardan 602 Dolara gerilemiş. Yani geçen yıla göre turist sayısındaki artış ile turizm geliri artarken kişi başı harcama azalmış. Önceki yazımızda belirttiğimiz üzere turist sayısındaki artışı kişi başına harcamanın artışı ile destekleyebilmemiz gerekiyor. Yani sınırdan içeriye girdiklerinde çapraz satış, dikey satış fırsatlarını yani CRM’i turizm işletmecilerimizin keşfetmesi gerekiyor. Keza CRM’i ayrıca pasaport numarası bazında işleyebilmenin yollarına da bakmak gerekiyor. Yani her sene gelen turiste CRM sadakat programı uygulamalarını nasıl sağlarız. Churn eden müşteri neden gitmiş gibi. Pazarlama derslerinde hep anlatırız, içerideki müşteri yeni veya giden müşteriden daha kıymetlidir ve daha az bir giderle müşteri cüzdan değerini arttırmak mümkündür. Yurtdışına giden vatandaşlarımızın kişi başına harcamalarının artışı bir gösterge olmalı. Kur etkisine rağmen kişi başına dışarıda daha fazla harcama yapmamızı sağlatan nedenler iyice irdelenmeli. Kültürel mi, pazarlama mı, Avrupa’da enflasyon mu daha yüksek, aynı Desigual çanta orada daha mı pahalı, vergi mi çok?

Grafik 1.’de TÜİK verilerine göre Konaklama, Yiyecek ve Kültür, Sanat, Eğlence, Spor başlıklarının GSYİH’daki gelişimi görülmektedir. Turizm ile ilgili olarak bu iki kalemin GSYİH’daki payı yaklaşık olarak % 2,6 ve % 1. Konaklama ve Yiyecek olarak ilk çizginin tutarsal artışına karşılık son üç senede GSYİH’daki payında düşüş var.

Tatil planı yapanlar için ve turizmle ilgili olanlar için birkaç gözlemi buradan yine paylaşalım. Adana, Mersin, Tarsus, Silifke, İskenderun, Hatay bölgesi hem deniz hem yayla hem kültürel ve tarihi olarak iyi bir destinasyon. Toroslara bakarak havuza girmek, Belemedik’te Hicaz Demiryolu çalışmaları için yapılan çalışmaların kalıntıları ile James Bond’un atladığı Varda Köprüsünü görmek isteyenler için Pozantı Pendosis Otel çok iyi bir lokasyon. Çamların arasında villalarda güne uyanıp bir saat sonra Kapadokya’ya veya Adana’ya ulaşmak mümkün. Kaplıca turizmi dışında alabalık, dönerken şalgam ve nar ekşisi gibi yöresel tatlar da katma değeri. Adana’yı merkez alırsanız Hatay’da mozaikleri seyretmek ile Narlıkuyu’da balık yemek hemen hemen aynı süre 1,5 saat. Caretta carettaları beslerken yemek arası verip buz gibi suda Caretta ile birlikte serinlemek mümkün. Hemen yukarıda ise Cennet Cehennem çökükleri var. Vadiye yürüyerek inerek aşağıdaki mağaranın girişindeki hem Hristiyanlığın ilk dönemlerinden kalan, Saint Paul tarafından yaptırılan Meryem Ana Kilisesini hem de mağaranın içindeki gölü gezmek mümkün. Ancak mesafe Kapadokya Ihlara Vadisi kadar iddialı sayılır. Yukarıda bulunan Zeus Tapınağı ise daha sonra Etna’ya gömdüğü ejderhayı ilk burada hapsettiği mitolojisine dayanıyor. KKTC’ye de geçmek isteyenler için Adana’dan yarım saatlik uçak veya Mersin Taşucu’ndan dört saatlik feribot yolculuğu mümkün.

Bir diğer destinasyonumuz Foça ve Pamukkale. Foça’da sirenlerin adasını, Kybele’nin tapınağını görmek lazım. Fokai Restaurant tavsiye edilir. Beach clublar ise Yunanistan’a giden turist sayımızdaki artışın bazı nedenlerini hatırlatıyor. Dünya mirası listesindeki Pamukkale, suların azalmasına rağmen muhteşemliğini koruyor. Yukarıda yine Roma hamamı ve müzesini ziyaret edip omuzunuzda papağanlar ile fotoğraf çektirmek mümkün. Ancak dünya mirası noktasında bir konuyu buradan ilgililere duyuralım. Hem Cennet Cehennem hem de Pamukkale’de restorasyon çalışmaları var, aynen Trabzon Sümela’da olduğu gibi. Ancak tam turist sayısının artmasının beklendiği bir turizm sezonunda buralarda çalışmaların hâlâ devam ediyor olması bir handikap. Keza buralarda giriş yollarının hâlâ toz toprak yol olarak kalması, Zeus Tapınağı’nın bakımsızlığı, Pamukkale’de Dünya Mirası panosunun güneşten artık okunamaz hale gelmesi ve lambalarının sökülmesi acaba gelecek nesillere bırakacak mirasımız bu mu dedirtiyor.

Son destinasyon Çanakkale Eceabat ve Kabatepe. Bu sene Çanakkale domatesinde hasat pek iyi değilmiş. Gökçeada’ya geçmek isteyenler mutlaka online bilet almalı. Gestaş hâlâ araç kuyruklarını yönetmekte zorlanıyor ve iki saatte bir kalkan feribotlar için organizasyonu oturtamamış. Gökçeada’da Poseidon Balık’ta Semadirek manzarasının yanında Santorini halt etmiş. Kabatepe’de konaklama imkânı çok fazla yok. Bölgedeki tek konaklama merkezinin kapalı restoranında sigara içilmesine izin verilmesi bir o kadar düşündürücü. Milli Park’ta yıllar evvel yaşanan elim yangın olayını hatırlayıp ve aile dostumuz şehit Orman Müdürü Talat Göktepe’yi buradan rahmetle analım. Bu vesile ile 57. Alay Şehitleri gibi Çanakkale’de babaannemin dayısı ve babası gibi gazi ve şehit olanları, Çanakkale’yi geçilmez kılanları, Osmanlı Yahudileri dahil imparatorluğun dört bir yanından 15’li yaşlar dahil çarpışan dedelerimizi, ninelerimizi minnetle analım. Çanakkale Destanı Tanıtım Müzesinde Anıtkabir Müzesinde olduğu gibi Nusrat Mayın Gemisi’nin adı yine Nusret yazılmış. Yetkililere yine ilettim. Uçakta Ankara’dan dönerken İlber Ortaylı Hocamıza da konuyu aktarmıştım. Bana bir TV programında düzelteceğine dair sözü var. Bu vesile ile babamın arkadaşı Köksal Amca’nın dedesi Nusrat Mayın Gemisi’nin süvarisi Tophane’li (Urfalı) Yüzbaşı’ya şükranlarımızı sunalım.