Influencer…

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
11 Temmuz 2018 Çarşamba

Ülkemizde bir konsept moda olmaya görsün. Bir iş yapan ürünün binlerce taklidi, bir güzel şarkının binlerce ‘ilham alınmış’ versiyonu, bir ‘tarz’ kadın veya erkeğin binlerce benzeri çıkar. Aslında dünya genelinde de bu böyle. Sosyal medyada lüzumundan fazla vakit geçiren biri olarak, bugünlerde kendini ‘influencer’ sanan profillere takıldım. Sadece geçtiğimiz salı sabahı Instagram’da 6.209.969 hashtag’li ‘influencer’ paylaşımı vardı. Bu da milyonlarca insanın kendini influencer görüp, bizi etkilediğini sandığı paylaşımlar yapması demek. Peki, kimdir bu influencerlar?

 

Influencer’ın kelime anlamı ‘etkileyen’ demek. ‘Influencer marketing’ ise en basit anlatımıyla şirketlerin sosyal medya aracılığıyla insanların davranışını, ama özellikle de satın alma alışkanlıklarını değiştirmek veya yönlendirmek amacıyla başlattığı bir yöntem. Hedef kitleleri etkilemek için mutlaka kıymetli bir sanatçı, sporcu, manken, yazar vs olmak gerekmiyor. Sosyal medyada halkın yakından tanıdığı kişi tabir edilen (public figure) eğitimli, yaratıcı, kendine has, etkileyici kişiler de var. Bu kişiler hem konularında bilgili olmalarıyla, hem ‘kutunun dışında’ düşünmeleriyle, hem de sunum farklılıklarıyla organik yoldan binlerce, bazen milyonlarca takipçiye kendilerini takip ettirtip izletebiliyorlar. Bir de canı sıkılan ve kendini influencer zannedenler var ki, onlar sosyal medyada gözlerimi acıtıyor. Ne uzmanı oldukları bir konu, ne bir birikim, ne de yaratıcılıkları var. Böyle kişiler kendilerini ‘influencer’ olarak tanıtmak isteseler de, paylaşımları gardıroplarındaki kıyafetlerden ve dudak büzmelerden pek de ileri gidemiyor. Bir nevi gerçek sanatçı ve tek şarkılık ‘kimdi o?’lar gibi… Takipçi sayısı ile etkilediğiniz kişi sayısı aynı olamıyor.

 

Benim için iyi bir influencer sadece satın alma davranışını değiştiren değil, insan davranışını da iyi yönde etkileyen, sosyal sorumluluk bilinci kuvvetli olan kişidir.  Aynı konularında çok başarılı ama sosyal sorumluluk konusunda da çok bilinçli büyük şirketler gibi. Geçtiğimiz hafta bir kafenin ortasında insanlar yemek yerken, doğal ortamında olması gerekirken dükkânın ortasında bir kafes içinde tutulan aslan konusu influencerlar sayesinde sosyal medya gündemine oturmuş ve bu kişiler sayesinde yabancı basına bile çıkarak tepki toplamıştı. Çocuk hakları, kadın hakları, insan hakları, hayvan haklarında influencerlar hiç olmadığı kadar seslerini duyurabilir. Sadece üzücü konularda da değil, keyifli konularda da insanları etkileyip günlerine renk katabilirler. Mesela düzenli takip ettiğim bir tatlı şefi müthiş sunumlarının yanı sıra, kedisi ve köpeğiyle ilgili komik paylaşımlarıyla güne gülümseyerek başlamamı sağlayanlardan. Bu güzel paylaşımlarının yanı sıra bir sürü yuva arayan köpek ve kediyi de arada sahiplendirebiliyor. Ya da sağlıklı yemenin sadece tatsız gıdalarla değil, lezzetli de olabileceğini savunan gurme bir kızın sağlıklı tariflerini denerken bulabiliyorum kendimi. Sayesinde daha çok su içmeyi hatırlayabiliyorum. Bunlar gibi nice keyifli ‘public figure’ler var. Kitap okumayı, spor yapmayı, diyet yapmayı hatta günde 10 bin adım atmak gibi sıkıcı bir eylemi bile keyifli hale dönüştüren. Kimsesizlere yardım toplayan, insan haklarına dikkat çeken, hayvan barınaklarına yardım gönderen… Gerçek influencerlar onlar bence. En azından beni etkileyenler…