Bir hayata dokunmak

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
14 Mart 2018 Çarşamba

Onursal Başkanımız Bensiyon Pinto’nun anılarını içeren ‘Anlatmasam Olmazdı- Geniş Toplumda Yahudi Olmak’ adlı kitabı yazmayı bitirdiğim zaman, bu kitabın içeriğini ve yazılış sürecini anlatan ayrıntılı bir önsöz yazmam gerektiğini düşündüm ve ön sözde şöyle dedim: “Bir insanı tanımak, bir hayata dokunmakmış.”

İnsanın yazmayla az da olsa ilgisi varsa ve bu işi seviyorsa sözcükler kaleminin ucundan ister istemez dökülüp gider. Yazmak belli bir süre sonra yaşam biçimi olur, ne olursa olsun bir yerlere bir şeyler karalamadan içi rahat etmez. Ben de yıllardır sayısını bile bilmediğim kadar çok yazı yazdım, küçük çalışmalar yaptım. Hepsinden de ayrı keyif aldım; ama bir insanın hayatına dokunmanın ve o hayatı yazıya dökmenin ne demek olduğu konusunda henüz bir fikrim yoktu.

Bundan tam on beş yıl önce soğuk bir kış günü telefonum çaldı, telefondaki hanımefendinin kibar sesi bana cemaat başkanımızın benimle görüşmek istediğini söylüyordu. Aynı gün karşılıklı oturmuş çaylarımızı yudumlarken bana, “Kızım, ben artık cemaat işini gençlere bırakmak istiyorum; ama onlara tecrübelerimi ve yaşadıklarımı da bırakmanın doğru bir iş olduğu kanaatindeyim. Anılarımı yazmak en büyük hedefim, ama bunu ben yapamam. Anılarımı sen yazar mısın?” diye sordu. Bu hiç kuşkusuz ki bu inanılmayacak kadar güzel ve onur verici bir teklifti ama yazı yazmak başka işti, yazar olmak başka iş. Ben yazar değildim. Yine de içimdeki sesin benden önce “Evet!” dediğini duyabiliyordum ve Bensiyon Bey’in teklifini kabul ettim.

Kitap yazma serüvenim böylelikle başlamış oldu. Evet, bu bir serüvendi. İçinde heyecanlar, korkular, sevinçler, hüzünler, zaferler, yenilgiler, umutlar, yani hayat vardı. O anlattı ben dinledim, yazdım, kaydettim. Üç buçuk yıl, haftanın belli zamanlarında bir araya geliyor, Bensiyon Pinto’nun anlattıklarıyla; çocukluğunun Kuledibi’nde, okulunun sınıflarında beraber dolaşıyor; evliliği, baba olması, torun sevinci yaşaması gibi kişisel mutluluklarını onunla yaşıyor; iş yaşamının, cemaat hayatının sokaklarında yürüyordum. Devlet büyüklerinin ona ne kadar değer verdiğini, onun düşüncelerine herkesin nasıl saygı duyduğunu, herkesin onu nasıl bu kadar çok sevdiğini ve anlattıklarının her kelimesinin gelen mektuplarla nasıl doğrulandığını gördükçe onu daha çok anlıyor, ona daha büyük bir sevgi ve saygı duyduğumu hissediyordum. İşte o zaman yaptığımız işin çok doğru bir iş olduğunu daha iyi anlamaya başlamıştım. Bütün bu yaşanan, söylenen ve bilinenler herkese ulaşmalı, Yahudi toplumunun bu ülkedeki yeri,  hem cemaate hem de geniş topluma daha iyi anlatılmalıydı. Gece gündüz çalışarak öykülediğim, bazen kalemimden bazen de klavye tuşundan dökülen bir kelimeyle ağladığım ya da gülümsediğim sayısız günden sonra mavi bir yaz gününde kitaba bir doğru bir isim verme zamanının geldiğini düşünüyorduk. Kitabın baskıya girmesine birkaç gün kala, tüm o serüveni bir kez daha gözden geçirmeye karar vererek bilgisayarımın başına oturdum ve sözcüklerin parmaklarımın ucundan akmasını büyük bir hayretle izlemeye başladım. Bensiyon Bey’in sesi kulaklarımdaydı: “Bak, bunu anlatmasam olmaz; bunu mutlaka yazmamız lazım, geniş toplum da cemaat de bunu bilmeli, anlatmasam olmaz… Olmaz…” Kitabın adı bu olacaktı!

Bensiyon Pinto anlatmasa;  küçük bir çocuğun hayallerini, genç bir adamın ideallerini, bir cemaat başkanının çalışmalarını, bir onursal başkanın sorumluluklarını ve geniş topluma Türk Musevi Cemaatinin bu ülkedeki yerini Doğan Kitap aracılığıyla yaklaşık yirmi beş bin okuyucuya anlatamayacaktık.

Bir insanı tanımak, bir hayata dokunmakmış…

Artık bunun ne demek olduğunu biliyorum. Yazının anlatılanları yüzyıllara taşıyacak kadar mucizevi bir şey olduğunu bilmenin, Bensiyon Pinto’nun anlatamasa olmayacak kadar değerli ve önemli anılarının sonsuza kadar yaşayacağını ve bunda bir payımın olduğunu düşünmenin mutluluğunu hep yaşayacağım. Kitap çıkalı tam on sene olacak bu eylülde… Zaman ne kadar çabuk geçiyormuş meğer… Sözler uçardı, kaybolurdu yazmasaydık. Ama neyse ki yazdık.

Her şey sonsuza kadar bizimle ve okurlarla kalacak.