Siyonizmin Öyküsü: Kongreden devlete

Fransa’da yaşanan Dreyfüs Olayı, Theodor Herzl için nihai kararını vermesinde önemli bir etken olmuştu. Antisemitizm hiçbir zaman sona ermeyecekti, asimilasyon da buna çare olmayacaktı. Yer belli değildi ancak Yahudilerin kendilerine bir devlet kurması artık şarttı.

Yusuf BESALEL Perspektif
1 Şubat 2017 Çarşamba

Politik Siyonizm’in doğuşu ve doğrulanması

Siyasal Siyonizm’in kuramcısı Theodor Herzl; Siyonizm’i ‘bulan kişi’ olarak da gösterilmişse de, Siyonizm kavramı ondan önce de vardı.

Herzl’in kendisi asimile olmuş bir burjuva idi. Ancak sonunda Herzl, asimilasyonun çıkmaz bir yol olduğunu anlamakta gecikmedi; “Yalnızca atalarımızın dinini koruyarak yaşadığımız ülkelerin uluslarına karışmaya çabaladık. Ama bize izin verilmedi. Sadık, hatta bazen fazla sadık olmamız boşuna. Ülkemizin sanatına ve bilimine, ticaret ve değişim yöntemleriyle zenginliğine katkıda bulunmaya çabalamamız boşuna” diyordu.

Herzl, 1789’da gazeteci olarak Viyana’dan Paris’e gitti. O dönemde Paris’te Dreyfüs adında Yahudi bir yüzbaşı vatan hainliği ile yargılanıyordu. Mahkemede halkın “Yahudilere ölüm!” diye bağırmalarını izleyen Herzl, artık durumu tamamen idrak etmişti; Yahudi halkını götüren asimilasyon ideolojileri iflas etmişti ve antisemitizmin yükselişi durdurulamazdı. Hem de Fransızların insan haklarını tanımalarının 100’üncü yıldönümünde Herzl, Yahudi halkına yönelik yayınladığı bir broşürde, “Vaat edilmiş topraklarda kızıl, siyah sakallı, yamuk burunlu, çarpık bacaklı olsak bile bundan dolayı aşağılanmayacağız” diyordu. Antisemitler, Yahudi olmalarına asla izin vermeyecekler, onları asla rahat bırakmayacaklardı. Bu şaşmaz bir olguydu. Zihni aydınlanmaya başlayan Herzl’e göre, dış düşmanlar, Yahudilerin birlik içinde bulunmasını sağlıyorlardı. Bu da şaşmayan tarihi bir olgu idi. Aslında Herzl’in harekete en önemli katkısı, “Yahudi halkı için bir devlet” fikriydi. Gerçi Herzl başlangıçta, devletin yeri ile pek az ilgilenmekteydi; henüz Filistin’i ve İbraniceyi telaffuz etmiyordu. Ancak 1895’ten itibaren Herzl, Paris’te Başhaham Zadoc Kahn Max Nordau, Londra’da Zangwill, Alban Goldsmith ve Sir Montegu gibi önde gelen Yahudilerin dikkatini de çekti. Herzl, “Yüzyıllardır devleti olmayan Yahudi burjuvazisi, çürümüşlüğü ile Yahudi ulusunu zehirlemektedir” diyordu. Herzl, artık Siyonist düşüncelerini irdelemek için dünya kongresi şeklinde bir Yahudi parlamentosu fikrini işlemeye başlamıştı. Asimile olmuş Yahudiler, onun plânını bozmaya çalışıyordu ancak Doğu ülkelerindeki Yahudilerden katılma mesajları geliyordu…

İlk kongre

Sonunda Herzl’in kongre teklifi onaylandı ve tarafsız bir ülkede bulunan Basel’de yapılmasında karar verildi. Yahudi ileri gelenleri, Zangwill’in ulusal programına pek güvenmiyorlardı. Gene de Herzl, önemli kişilerin desteğini alabildi.

Theodor Herzl, kolonizasyonla bir yere varılamayacağını ve politik bir çaba sarf edilmesi gerektiğini savunuyordu. Kongreye yirmi farklı ülkeden 246 delege katıldı. Katılan delegelerin yaklaşık üçte biri Rus’tu. Yidişçe ve Almanca hâkim dildi. İbranice de ikinci dildi.

Kongrede Menahem Uskin sekreter seçildi. Çeşitli mesleklerden üyeler vardı ve Kongre orta sınıf ağırlıklıydı. Proletarya temsil edilmemişti. Birkaç din adamı da yer almıştı. Herzl, bu kongrede daha önceden var olan çeşitli Siyonist fikirleri bir araya getirdi. Savunduğu ilkeler, daha sonraki düşünürler, örneğin Rav Kook, tarafından da teyit edildi; “İsrail toprağı, halkı ve Tora birbirinden ayrılamazdı.”

29-31 Ağustos 1897’de gerçekleştirilen Basel Kongresi’nin bir tür parlamento gibi görünmesine dikkat ediliyordu. Delegeler resmi giyinmişti. Herzl, ısrarla Yahudileri birleşmeye itenin antisemitizm olduğunu savunuyordu. Çeşitli raporlar da yayınlandı. Max Nordau, çalışmasında Yahudilerin kimliklerini yitiren Marano’lar (dönmeler) olduğunu iddia ediyordu. Siyonizm, artık Yahudi halkı için Filistin’de açık güvenceleri bulunan ve kamusal hukuk tarafından tanınan bir yurt yaratmalıydı. Bu amaçla kolonizasyon süratlendirilmeli, Yahudiler bulundukları ülkelerde yasal olarak örgütlenmeli, Yahudi kimliği ve bilinci güçlendirilmeliydi. Ayrıca İbranice eğitimi de arttırmak gerekiyordu.

Herzl’in yaşamı boyunca kongrelerin, Londra’da düzenlenen dördüncüsü haricinde, hepsi Basel’de yapıldı. ‘Die Welt’ de, Siyonist yürütmenin resmi yayını oldu. Herzl, Osmanlı Hükümeti ile pazarlık ederek kendilerine Filistin’in verilmesini istiyordu. Fakat Sultan Abdülhamit, Herzl ile yaptığı görüşmede bu teklife karşı çıktı. Esasen Herzl, Yahudi banker ve filantroplarından bir fon da toplayamamıştı. Herzl, parayı halktan toplamayı sürdüren ‘Keren Hayesod’dan elde etmeyi düşünüyordu.

Herzl, çağrışımları olan simgelere de önem veriyordu. Dua şalı tallet’i andıran ve Davud’un yıldızını içeren hareketin bayrağı bu dönemde tasarlanmıştı. Keza, Naftali Herzl İmber’in ‘Hatikva’ (Umut) adlı şiiri de, Siyonist marş olarak seçildi.

 

Siyonist hareketin başlangıcı

Basel’deki Kongre, genelde tüm Yahudiler arasında hatta Doğu Avrupalı Yahudi kitlelerinde büyük umutlara yol açmıştı. Ancak Yahudi olmayan çevreler, Basel Kongresi’nin çalışmalarını endişe ile izliyorlardı. Nitekim Çarlık Polisi, ‘Siyon Protokolleri’ adlı düzmece belgeler ile bu işin bir Yahudi komplosu olduğunu kanıtlamaya çalıştı. Bu da antisemitlere bol bol malzeme sağlamıştı. Bununla beraber hareket giderek gelişiyordu. 1897’de örgütün 177 şubesi varken, ertesi yıl sayı 913’e çıkmıştı; ikinci kongrede de delege sayısı iki katına çıkmıştı. Bu arada Herzl’in politik, Ahad Haam’ın da ‘Kültürel Sosyalizm’ini sentezleyen bir gruplaşma oluşmuştu.

Ancak Yahudi Sandığı, toplanması gereken teberruların çeyreğini bile toplayamıyordu… İngiltere Sömürgeler Bakanlığı, Siyonistlere bu durumda yerleşim bölgesi olarak Uganda’yı önerdi. Bu öneriye çok kişi karşı çıktı ve hareketi böldü. Bu da yetmezmiş gibi, dinciler İsrail’e karşı dinsel bağlılık duyumsamakla birlikte Siyonizm’i sapkın bir hareket olarak görüyorlar; asimilasyoncular ise rahat durmuyorlardı. Katolik Kilisesi de gelişmelerden huzursuzdu. Filistin topraklarında yaklaşık 600 bin Arap yaşıyordu ve bunlar da kolonilere saldırmaya başlamıştı. Osmanlı hükümeti, imparatorlukta parçalanmaya neden olabilecek milliyetçi isyanlara mahal vermemek için göçü durdurdu.

Hareketin bölünmeye başlaması üzerine, Uganda projesi unutuldu: “Siyon’suz Siyonizm olamazdı.” Fikir çatışmaları sürüyordu. Ahad Haam, Yahudi kültüründen yoksun bir Siyonizm’in bir tür özümlenme olduğunu savunurken; Herzl’in laik devlet istemi de Yahudi şeriatını benimseyen dinci kesime makul gelmiyordu.

Tüm bu streslerle boğuşan Herzl, 1904 yılında genç yaşta vefat etti. Ölümü büyük üzüntü yarattı. Cenazesine binlerce kişi katıldı. Ancak bu arada Rusya’daki pogromlardan kaçan Yahudiler ülkeye yerleştiler; Uganda tartışması da bitti ve 1905’teki 7. Siyonist Kongre’de “Filistin’de yurt kurmanın vazgeçilmez bir ilke” olduğu benimsendi.

İsrael Zangwill’in bir eserinde belirttiği gibi Siyonizm, Basel Kongresinden sonra artık basit bir Siyon nostaljisi değil, siyasal bir kitle eylemi ve bir gelecek tasarısıydı. Herzl’den sonra Prof. Haim Weizmann başkan oldu.

14 Mayıs 1948’de Theodor Herzl’in portresinin altında İsrail Devleti’nin kuruluş bildirgesi altında şunlar da belirtiliyordu:

“Theodor Herzl’in ‘Yahudi Devleti’ görüşünden esinlenen Birinci Siyonist Kongre, Yahudi halkının kendi yurdunda, ulusal yurt kurma hakkıyla birlikte; İsrail toprağı ile bağı da, uluslararası düzeyde açıkça kabul eden Milletler Cemiyeti tarafından yeniden ifade edilmiştir.”

1997 yılında ise Basel’de Theodor Herzl’in ilk Siyonist Kongresi’ni düzenlediği aynı salonda Siyonist Kongre’nin 100’üncü yılı kutlandı.

Siyonizm’in oluşum öyküsünü anlatmayı burada bitiriyoruz. Günümüzde ise İsrail’de Siyonizm’in değişik çevrelerden algılanma tarzında önemli farklılıklar ve hatta önemli muhalefet söz konusu olup bu konudaki değinmelere başka bir makalemizde yer vereceğiz.

 

Yazının 1. bölümü

https://www.salom.com.tr/haber-101849-siyonizmin_oykusu.html

 

 

Kaynakça:

1- Yahudilik Ansiklopedisi, Cilt III, Gözlem, 2002

Ara Kaynakçalar:

- Judaica, S; 98-100, C. 8, S.10

- Siyonizmin Kökenleri, Alain Boyer, İletişim Yayınları, İstanbul, 1992.

- Büyük Larousse, S. 106. 10, s. 5214, s. 6039

- Judaica, Glossary, 1978

- Yahudi Dünyası, S.32, S.133-134

- The Encyclopedia of Jewish History, S.117, 748-750

- Dictionnaire Larousse, S.939

2-The Routledge Dictionary of Judaism, S.181