Ezber bozan kara mizah örneği

Medeniyetten kaçarak, doğada yaşamayı seçen sekiz kişilik bir aile üzerinden, film modern toplumun çıkmazları üzerine bir sistem eleştirisine soyunuyor.

Viktor APALAÇİ Sanat
23 Kasım 2016 Çarşamba

‘CAPTAIN FANTASTIC’

Sen ve yön: Matt Ross

Gör: Stéphane Fontaine

Müz: Alex Somers

Kur: Joseph Krings

Dekor: Rusell Barnes

Oyun: Vigo Martensen- Frank Langella- George Markay- Kathyrn Hahn- Steve Zahn- Ann Dowol- Trin Miller

Alışılagelmiş medeniyet kalıpları dışında bir hayat süren aile, bizleri ‘farklı bir hayat mümkün müdür?’ diye düşündürürken, film fantastik ve ütopik çözümler üretiyor. Dramla komedi arasında gidip gelen yapısıyla, vahşi doğadaki nefis kadrajlarıyla, coşkulu müzikleri ve oyuncu kadrosunun müthiş uyumu ile film izlenmeyi hak ediyor. Ölçülü duygusallığı, aile olmak, cesaret ve sevginin gücü gibi temaların iyi işlenmesi, hüzünlü ve romantik atmosferiyle, bu Bağımsız Amerikan Filmi haftanın en iyisi.

‘Amerikan Sapığı’ (2000), ‘Göklerin Hâkimi’ (2004), ‘İyi Geceler, İyi Şanslar’ (2005), filmlerinden aktör olarak tanıdığımız Matt Ross, yönetmen olarak çevirdiği ikinci uzun metrajlı filmi ‘Kaptan Fantastik’ ile bu yıl Cannes Film Festivali’nin ‘Belirli Bir Bakış’  bölümünün ‘En İyi Yönetmen’i seçildi.

Medeniyetten kaçarak, doğada yaşamayı seçen Ben- Leslie Cash çifti, dünyaya getirdikleri altı çocuklarına ormanda kurdukları izole bir dünyada, alışılagelmiş medeniyet kalıplarının dışında bir hayat sunmuşlardır.

Matt Ross, senaryosunu da yazdığı, modern toplumun çıkmazları temalı sistem eleştirisinde, sunduğu toplumsal sorunlarla izleyicisini zorluyor.

‘Farklı bir hayat mümkündür’ derken, ‘başka bir dünyada yaşamak mümkün müdür?’ diye sorarken, Ross gösterdiği fantastik ve ütopik çözümlerle bizleri düşünmeye sevk ediyor.

Doğaya dönüş ve alternatif yaşam temaları üzerinden yola çıkan bu ezber bozan film, hüzünlü ve romantik atmosferiyle övgüyü hak ediyor.

Kahkaha ve gözyaşıyla bezenmiş müthiş bir ‘sıcaklık’ hissiyle, Matt Ross günümüzde ütopya ne kadar gerçekleşebilir sorusunu sorarken, cesaret, aile olmak ve sevginin gücü gibi önemli temaların hakkını veriyor.

Modern hayatın aldatıcılığı üzerine ilginç detaylar yakalayan film, kabul gören sisteme karşı alternatif yaşam şekilleri sunuyor.

Washington eyaletindeki Kuzeybatı Pasifik Ormanlarında, uygarlığın pek girmediği vahşi doğanın göbeğindeki bir kulübede Ben Cash (Vigo Mortensen) ömrünü altı çocuğunu birer mükemmel yetişkin haline getirmeye adamıştır.

Ben, karısı Leslie (Trin Miller) ile gençlik ideallerine uygun olarak çocuklarını ormanda, medeniyetten ve alışılagelmiş eğitim sisteminden uzak, evde eğiterek yetiştirip hayata hazırlamaktadır.

Kurulu düzenleri, Leslie’nin mental sorunları yüzünden hastaneye yatırılmasıyla bozulur. Eşinin intiharından sonra, çocuklarına annelik, babalık ve eğitmenlik yapan Ben, teknolojiden uzak yaşantılarında, onlara kendilerini tehlikeden korumayı, avlanmayı, doğanın çetin şartlarına karşı dirençli olmayı, enstrüman çalmayı, yakın dövüş sanatını öğretir.

Ebeveyn olma hali, bu izole ortamda kendi doğrularını yaratmıştır ve çocuklar moderniteye karşı bir bağışıklık kazanamamışlardır.

MODERN HAYATIN ALDATICILI⁄I

Hastanede üç ay yattıktan sonra Leslie’nin bileklerini kesip intihar etmesiyle ailenin kendi elleriyle kurduğu bu cennetten ayrılıp şehre inmesi, filmi bambaşka bir kulvara taşır.

Dış dünyanın çarpıcı gerçekleriyle yüzleşen altı çocuk, yetiştirilme tarzlarını sorgulamaya ve bir yol ayırımında olup olmadıklarını düşünmeye başlarlar. Çocuklar şehirle, Ben ise ebeveynlik yöntemleriyle yüzleşmek zorunda kalır.

Karşı cinsle hiç karşılaşmamış, fiziksel bir temas kurmamış ailenin yetişkin oğlu Bedovan, şehre giderken geceledikleri bir yerde, annesiyle bir karavanda yaşayan güzel bir kızla karşılaşınca ne yapacağını bilemez.

Kardeşi Reillian ise, yaşam şekillerini sorgulayan, ailede başkaldıran ve isyan bayrağı açan ilk kişidir.

Burjuva bir ailenin kızı Leslie’nin yaşantısını tasvip etmeyen, damadıyla hiç uzlaşamamış, babası (Frank Langella), Budist kızının yakılma vasiyetini kabul etmez.

Kilisede alışılmış bir cenaze töreni tertipler, başından beri ihtilaf yaşadığı damadının cenazeye gelmesini yasaklar. Leslie’nin cenazesine katılıp, naaşını bir şekilde kaçırarak vasiyetine uygun olarak yakmak, küllerini sevdiği yerlere serpmek üzere Cash ailesi şehirdeki sıradan düzene dönmeye mecbur olurlar.

Büyükbaba da torunlarının saray yavrusunu andıran görkemli villalarda yaşamlarını sürdürmeleri için elindeki bütün kozları kullanır.

Filmin, herkese uyan mükemmel finalinde taşlar yerine oturur.

Çocukluğunda Kaliforniya’daki bir hippi komününde yaşamış yönetmen Matt Ross, anı ve gözlemlerine dayanarak yazdığı senaryoda içten bir hikâye anlatıyor.

Ölçülü duygusallığı ile insanın içini ısıtan samimiyeti ile bu sıra dışı aile hikâyesi, kolay izlenir, eğlenceli, sürükleyici ve zihin açıcı bir film olmuş.

Matt Ross, doğum gününü kutlama bahanesiyle Amerikalı düşünür, filozof, tarihçi ve yazar Noam Chomsky’ye de saygı duruşunda bulunuyor.

Dramla komedi arasında gidip gelen yapısıyla, ormanda ve vahşi doğadaki nefis kadrajlarıyla, coşkulu müzikleri ile oyuncu kadrosunun müthiş uyumu ile ‘Kaptan Fantastik’ izlenmeyi hak eden bir film.

Kariyerinin en etkileyici performanslarından birini çıkaran Vigo Mortensen, bilinen rahatlığıyla inandırıcı bir kompozisyon çizen eski tüfeklerden Frank Langella ve birbirinden başarılı çocuk oyuncular, kara mizahın öne çıktığı Bağımsız Amerikan Sineması’nın bu örneğinde sivriliyorlar.

GİZEMLİ VE ÖZGÜN BİLİM KURGU

Wajdi Mouwad’ın tiyatro oyunu ‘İçimdeki Yangın/ Incendies’in sinema uyarlaması ile hayranlığımı kazanan Denis Villeneuve, son filmi ‘Geliş/Arrival’ ile başarılı bir bilimkurgu filmine imza atıyor.

‘İçimdeki Yangın’ ve ilk filmi ‘Maelström’ ile ülkesi Kanada’nın Oscar adayı olmayı başaran Villeneuve’ün ‘Sicario’su geçen yıl Cannes’da övgü toplamıştı.

Cirque du Soleil’in video klipleri ile ünlenen, farklı türlere bulaşıp çizgisini korumayı başarmış Quebec’li yönetmen, bilimkurguda da orijinal kalmayı başarıyor.

İlk gösterimini Venedik Film Festivali’nde yapan film, günün birinde dünyanın farklı bölgelerinde beliren ve büyük bir paniğe yol açan dev uzay araçlarının gizemini çözmeye çalışan bir dilbilimciyi odağına alıyor.

ABD ordusu uzaylıların niyetini çözmek, onlarla iletişim kurmak amacıyla uzman dilbilimci Louise Banks (Amy Adams) ile çalışmaya başlar. İstilacıların düşman mı dost mu oldukları anlaşılmadan, siyasilerle askerler, tüm dünya savaşın eşiğine gelmişken Banks’ın bilgisine ve içgüdüsüne güvenmeyi tercih ederler.

Film, fizikçi Ian Donelly (Jeremy Renner) ve Forest Whitaker’ın canlandırdığı siyahi bir generalin desteğini alan Banks’ın uzaylılarla iletişim kurarak topyekûn savaşı engelleme çabalarını anlatıyor.

Ted Chiang’ın ‘Story Of Your Life’ adlı öyküsünü sinemaya taşıyan ‘Geliş’in özelliği, dünyayı kurtarma işinin, alışılmışın dışında bir erkeğe değil de bir kadına teslim edilmesi. ‘İçimdeki Yangın’da sevgi üzerine etkileyici şeyler söylemiş olan Villeneuve, yine insancıl yaklaşımıyla etkileyici olmayı başarıyor.

Dünyanın 12 yerine aynı anda iniş yapan, yumurtaya benzeyen 12 uzay gemisinin gizemli yolcularıyla, dünyada bilinen hemen tüm dilleri anlayıp konuşabilen Dr. Banks, iletişim kurmaya ve onları istiladan vazgeçirmeye çalışacaktır.

Arka plandaki uzay istilası fonunda, kadın kahramanın şahsında bir karakter dramını işleyen ‘Geliş’, Amy Adams’ın çizdiği yumuşak ve dokunaklı performansı ile öne çıktı. Oscar’a beş kez aday gösterilen oyuncu bu kez şeytanın bacağını kıracak gibi.

Villeneuve’ün yakın ve keskin sinema dili, yarattığı gizemli atmosfer, filmin büyüleyici görselliği, mükemmel müziği ve başarılı oyuncu kadrosu ‘Geliş’i özgün bir bilim kurgu filmi yapıyor.

‘Geliş’, bu türün klasikleri, Truffaut’nun ‘Fahrenheit 451’, Spielberg’in ‘Üçüncü Türden Yakınlaşmalar’, Chritopher Nolan’ın ‘Inception’, James Cameron’un ‘Avatar’, Alfonso Cuaron’un ‘Gravity’, Ridley Scott’ın ‘Marslı’ ve Robert Zemeckis’in  ‘The Contact’ zincirine eklenen son halka oluyor.

Film, dil, iletişim, teknoloji ve evrendeki yerimizi sorgulayan gizem ve heyecan dolu, akıllı bir bilimkurgu.