Garanti belgeli film

Clint Eastwood ‘SULLY’de 2009’da Hudson Nehrine zorunlu iniş yapan uçağın öyküsünü anlatıyor

Viktor APALAÇİ Sanat
28 Eylül 2016 Çarşamba

“Clint Eastwood ne yaparsa iyi yapar” dedirten filmlerin son örneği ‘Sully’, umut, cesaret ve direniş temaları eşliğinde, kahramanlıkla suçlu olma hali arasında gidip gelen iki pilotun iç dünyasını anlatıyor. 86 yaşındaki efsane sanatçı, dehasından beslenen bir beceri ile bu mucizevi kurtuluş olayını, ustalıklı bir kurgu anlayışıyla, kaza öncesi, suya iniş sırasında yaşananları, pilotların sorgulama sürecini ayrıntılı ve gerçekçi bir sinema diliyle anlatıyor.

Tom Hanks ve Aaron Eckhart şimdiden Oscar Ödülleri için adaylıklarını koyuyorlar.

Hani ‘garanti belgeli’ filmler vardır. ‘Sully’ onlardan biri. “Clint Eastwood ne yaparsa iyi yapar” dedirten filmlerin son örneği.

Havayolları tarihinin bir mucize sayfasına kamerasını doğrultan ‘Sully’, Ocak 2009’da 155 yolcusuyla Hudson Nehrine zorunlu iniş yapan uçağın pilotu Chesley Sullenberger’in gerçek hikâyesini anlatıyor.

Ödüllere boğulan parlak sinema kariyerinde Clint Eastwood, dehasından beslenen bir beceri ile ele aldığı her konunun hakkını verirken, mükemmele ulaşmanın yollarını iyi biliyor.

Chesley B. Sullenberger (kısa adıyla Sully- Tom Hanks) US Airways’de çalışmakta olan tecrübeli bir pilottur. 2009’da New York’un La Guardia Havalimanından kalkan ve Charlotte’a yapılan bir uçuş sıradan bir şekilde başlamıştır. Ancak kalkıştan çok kısa bir süre sonra uçak bir kaz sürüsüne çarpar ve motorlarını kaybeder.

En yakın havalimanına dönecek kadar zamanı olmayan Sully ve yardımcısı Jeffrey Skiles (Aaron Eckhart) uçağı New Jersey ile Manhattan’ın batı yakası arasında akan Hudson Nehrine indirmeyi planlar ve bunu başarırlar. 155 yolcu ve mürettebatın tümü kurtulmuştur.

Sully’nin bu kahramanlığı kamuoyu tarafından takdir edilse de, yetkililer tarafından açılan soruşturma yüzünden işini ve itibarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya gelir.

Medyanın hemen üstüne atladığı bu mucizevi kurtuluş olayını, Clint Eastwood ustalıklı bir kurgu anlayışıyla, kaza öncesi, suya iniş sırasında yaşananları, medyanın kahraman ilan ettiği pilot Sully’nin sorgulama safhasını, mahkemenin verdiği kararı, ayrıntılı ve gerçekçi bir sinema diliyle anlatıyor.

Bu sürükleyici ve ibret verici hikâyeden Eastwood, filminin finalinde bir insanlık dersi çıkarmayı başarıyor. Tansiyonun hiç düşmediği, baştan sona eksilmeyen bir ilgiyle izlenen filmden, izleyici etkileyici finaliyle kendini iyi hissederek çıkıyor.

Filmin senaryosunu Todd Komarmick, olayın kahramanı Chesley ‘Sully’ Sullenberger’in Jeffrey Zaslow ile müştereken yazdığı ‘Highest Duty’ adlı çok satan kitaptan sinemaya uyarladı.

ETKİLEYİCİ, SÜRÜKLEYİCİ, İBRET VERİCİ

Mükemmel bir sicile sahip pilot Sully, potansiyel bir felaket ile karşı karşıya iken gösterdiği sükûnete rağmen, kalkış noktasına geri dönme seçeneğini kullanmadığı için Ulusal Taşımacılık Güvenlik Kurulu tarafından soruşturmaya tabii tutuldu.

Kurula göre, kaz sürüsünün motorlarını devre dışı bıraktığı uçağı, Sully havaalanına indirmeye çalışmayarak yolcuların hayatını riske atmıştı.

Sully savunmasında ilginç bir tespit yapıyor; “Bizi kimse uyarmadı. Jet tarihindeki uçuşlarda düşük bir irtifada bir uçağın her iki motorunu da kaybedebileceğini kimse söylemedi.” Soruşturma heyetinin Sully’nin tezlerini çürütmek için yaptırdıkları simülasyon çalışmaları karşısında, deneyimli pilot, simülatörlerin ‘insan faktörü’nü göz ardı ettiklerini ispat ederek jürinin güvenini kazandı.

Filmin final jenerik yazılarında, yanında eşi ve yardımcı pilotu ile gördüğümüz gerçek Chesley Sullenberger, her daim sakin, açık sözlü, dürüst ve vicdanlı kişiliğini sergilediği soruşturma sürecinden alnının akıyla çıktı.

Başarısını ekibiyle paylaşma tevazuunu gösterip, kendisini kutlayan basın mensuplarına, “Ben sadece işimi yaptım. 155 kişinin kurtuluşu ekip çalışmamızın ürünü” dedi.

Benzer bir uçak kazasını Clint Eastwood 21 yaşında askerliğini yaparken yaşamış: “Seattle’dan Alameda’ya bedava uçmak için bir deniz kuvvetleri uçağına binmiştim. Fırtına vardı ve California’da Pasifik Okyanusuna iniş yapmak zorunda kaldık. Kendimi suda bulunca 4-5 km uzaktaki kıyıya yüzmeye başladım. Çünkü insan sadece 21 senecik yaşamak istemez diye düşünmüştüm.”

Umut, cesaret ve direniş gibi temalar eşliğinde, Clint Eastwood kaza öncesi ve sonrasındaki tüm gerilimli anları, sonraki hukuki süreci kahramanlıkla suçlu olma hali arasında gidip gelen iki pilotun iç dünyasını, geriye dönüşlere sıkça başvurarak anlatıyor.

GİŞE ŞAMPİYONU FİLM

Evvelce ‘American Sniper’de birlikte çalıştığı görüntü yönetmeni Tom Stern’in (bilhassa uçağın suya iniş sahnelerindeki sahiciliğiyle öne çıkan) ustalığından aldığı destek ‘Sully’yi tekniği mükemmel bir film yapıyor.

Aynı konudan ilham alan Robert Zemeckis’in ‘Flight’ı ile kıyaslandığında, ‘Sully’ olayın kahramanının psikolojisini daha iyi yansıtan bir film.

Bıyıklı makyajı ve kır saçlarıyla Sullenberger’e benzetilmiş Tom Hanks, ruh halini yansıtan anlamlı yüz ifadesiyle, ölçülü mimikleriyle, ‘Casuslar Köprüsü’ ve ‘Kaptan Phillips’teki başarılı performanslarına bir yenisini ekliyor.

‘Forest Gump’ın unutulmaz Oscar’lı aktörü, şubat ayındaki En İyi Aktör Ödülü’ne şimdiden adaylığını koyuyor. Aynı şekilde Aaron Eckhart, ‘Bleed For This’teki fiziksel dönüşümlü kel koç rolünden sonra, ‘Sully’deki yardımcı pilot Skiles rolü ile En İyi Yardımcı Aktör Oscar’ının en kuvvetli adayı.

Clint Eastwood’la ilk kez 1997 tarihli ‘Absolute Power’da çalışan Oscar adayı aktris Laura Linley, soğukkanlı ve fedakâr eş Lorraine Sulenberger rolünde, bilinen rahatlığı ile çok başarılı.

Son bir not: 2009 kışında, karlı, buzlu bir havadaki acil inişteki mucizevi kurtuluş olayında 1200’den fazla ilk müdahale görevlisi, 130 yolcu taşıyan yedi feribot yer almıştı. Kurtarma 24 dakikada gerçekleşmişti.

 

EFSANEVİ KOVBOY VE YÖNETMEN

Hollywood’un efsanevi kovboyu Clint Eastwood, 68 filmlik parlak aktörlük kariyerindeki başarısını, kamera arkasına geçip En İyi Yönetmen Oscar Ödülü ile taçlandırdı.

1971’de başlayan yönetmenlik kariyerindeki 35 film Clint Eastwood’u Amerikan sinemasının yaşayan en önemli yönetmenlerinden biri yaptı.

1930 San Fransisco doğumlu sanatçı, aralarında 2005 yılındaki ‘Milyon Dolarlık Bebek’ ile En İyi Film, 1993’teki ‘Affedilmeyenler/Unforgiven’ ile En İyi Yönetmen Ödülleri de bulunan dört Oscar Ödülünün sahibi oldu.

Aktör- yönetmen-yapımcı- besteci ve politik figür olarak etkinliğini sürdüren sanatçı, 86 yaşında bile gençlik döneminin heyecanıyla, projeden projeye koşarak üretkenliğini sürdürmesiyle saygınlık kazanıyor.

Parlak aktörlük kariyerinin dışında, son 45 yıldır (tümü iddialı) çevirdiği filmlerle gündemde kalmayı başaran Clint Eastwood, eleştirmenlerin ‘O ne yaparsa iyi yapar’ diye tarif ettikleri ilginç bir kişilik.

Cannes Film Festivali’nde 2003 yılında ‘Mystic River’ filmiyle Altın Araba Ödülünü kazanan sanatçı, 2009’da Onursal Altın Palmiye Ödülüne layık görüldü. Bu festivalin müdavimleri arasında sayılan Eastwood, uluslararası yarışmanın jüri başkanlığını da yaptı.

Sıkı ‘Cumhuriyetçi’ kimliğiyle ülkesinin politik figürleri arasında yer alan Clint Eastwood, dürüst kişilikli, sözünü esirgemeyen, Amerikalılar tarafından çok sevilen bir sanatçı.

Sergio Leone başyapıtları ‘Bir Avuç Dolar’ (1964), ‘İyi, Kötü ve Çirkin’in (1966) unutulmaz silahşörü Clint Eastwood, yönetmen olarak ‘Bird’ (1988), ‘Çaylak’ (1990), ‘Gizemli Nehir’ (2003) ve ‘Gran Torino’ (2008) gibi filmleri ile bizleri büyüledi. ‘Sully’ vizyona girdiği ülkelerde en çok izlenen filmler listesindeki yerini koruyor.