Talmud’dan süzülenler

600 dinardan 6 dinar eksik sadaka

Sara YANAROCAK Kavram
7 Eylül 2016 Çarşamba

Rabi Şimon bar Yohay, MS 2. yüzyılda kutsal topraklarda yaşamış olan en önemli din bilginlerinden birisiydi. Kendisi ‘Zohar’ kitabının yazarı olmaktan öte, sözlü Tora’nın ustalarından biri olup, yaptığı mucizeleri ile ünlenmişti. Ömrünün tümünü sürekli olarak Tora çalışmaya adamıştı. Kendisi ne sosyal yaşama, ne dinlencelere, ne de tatil yapmaya asla yeltenmez, durup dinlenmeden Tora çalışırdı.

Günlerden bir gün, Roş Aşana bayramının ilk günü, yeğenlerinin evine ziyarete gidince, hayretler içinde onu içeriye buyur ettiler. Rabi içeriye girer girmez, yeğenlerine bakarak, yoksullara sadaka vermenin ne denli önemli olduğunu anlatmaya başladı. Yeğenler ne kadar sadaka vermek gerektiğini bilemeden ve olayın önemini tam olarak kavrayamadan, amcalarını dikkatle dinlemeye başladılar. Çünkü Rabi Şimon bar Yohay konuşmaya başladığı zaman herkes onu dikkatle dinlerdi. Rabi Şimon “Açık elli olun. Yarınlarınız için endişeniz olmasın. Tanrı size her şeyi sağlayacak. Ve önemli bir uyarı; vereceğiniz her sadaka miktarını kuruş kuruşuna not edin. Bu notları nereye giderseniz her zaman üzerinizde taşıyın. Yıl sonunda büyük bir miktar bağışladığınızı görmek istiyorum!” dedi. Rabi Şimon yeğenlerinden söz aldıktan sonra yanlarından ayrıldı.

Aynı yılın sonlarına doğru, yeğenlere ilginç bir ziyaret daha gerçekleşti. Romalı askerlerden oluşmuş bir ekip onları tutuklamak üzere kapılarına dayandı. İddialarına göre bazı kişiler onları ipek ticareti yapıp, devlete gereken vergiyi vermemekle suçluyorlardı. Yeğenler ağlamaya ve masum olduklarını söylemeye başladılar. İtirazlar işe yaramadı, tutuklanarak zindana atıldılar. Kardeşler korkudan titriyorlardı. Zindandayken önlerine bir teklif geldi. Ya gerekli olan vergiden daha fazlası olan 600 dinar ödeyecekler ya da bundan daha fazlasına mal olacak, saf ipekten bir kaftanı krala hediye edeceklerdi. Bu iki teklif de umduklarının ötesinde, çok yüksek olan bedellerdi.

Rabi Şimon bar Yohay olanları öğrendiği zaman, hemen zindana gitti ve yeğenleri ile görüşebilmek için izin belgesi aldı.

“Söyleyin bakalım, bu sene ne kadar sadaka verdiniz? Meblağın yazılı olduğu kâğıt nerede?” dedi. Yeğenlerden birisi, iç cebinden küçük bir parşömen kâğıt çıkardı ve amcasına uzattı. Rabi hesaplara baktı. Verilen sadaka miktarı 600 dinardan 6 dinar eksikti. Onlara bakarak, “Yanınızda hiç para var mı?” diye sordu. Yeğenler ceplerini karıştırarak topladıkları 6 dinarı amcalarına verdiler.

Rabi dışarı çıkarak, memurlardan birinin cebine, rüşvet olarak 6 dinarı koydu ve yeğenleri için tahliye belgesi sağladı. Dışarı çıktıklarında yeğenlerine bakarak, “Geçen Roş Aşana günü kısa bir süre içim geçmiş ve uyuyakalmıştım. Rüyamda, Romalı bir yöneticinin, sizden 600 dinar istediğini gördüm. İşte bu yüzden o gün size gelip, yoksullara sadaka vermenizi istemiştim. Böylece yargı hükümsüz kılınacaktı” dedi. Yeğenler kızgınlıkla, “Neden o gün gerekli olan miktarı bize söylemedin? Boş yere eza çektik” dediler.

Rabi Şimon onlara gülümseyerek, “O sadakanın hiçbir değeri olmazdı, çünkü siz o parayı kendi çıkarınız için verecektiniz” dedi.

Midraş Rabba, Vayikra 34.12

Şabat’a  bakan inek

Bir zamanlar Yahudi bir çiftçinin, tarlasını süren bir ineği varmış. Zaman içinde çiftçi fakir düşmüş ve ineğini Yahudi olmayan bir çiftçiye satmış.

Yeni sahibi tüm hafta boyunca inekle tarlasını sürmüş. Şabat günü onu tarlaya götürmek için ağıla girince, inek boyunduruğuna rağmen ayağa kalkmamakta diretmiş. Dizlerinin üzerine çökerek kalkmayı reddetmiş. Çiftçi onu kamçılamış ve ayağa kaldırmaya çalışmış ama nafile, hayvan bir milim kıpırdamamış.

Çiftçi büyük bir hışımla Yahudi çiftçinin evine varmış ve “İneğini geri al. Bütün hafta çalıştı ama bugün onu çayıra saldım. Kesinlikle çalışmak istemiyor” diye bağırmış. Yahudi, diğerine, “Beni ineğin yanına götür de çalışması için onu ikna edeyim” demiş. İneğin yanına vardıkları zaman eski sahibi ineğin kulağına, “Aahh inek, inek, sen benimken, Şabat günleri dinlenirdin. Ama günahlarımdan ötürü cezalandırılmış olmalıyım ki, seni satmak zorunda kaldım. Yeni sahibin Yahudi değil, o yüzden lütfen yerinden kalk ve çalışmaya başla” demiş.

İnek yerinden kalkmış ve işe koyulmuş. Diğer çiftçi hayretler içinde, “Ona ne dedin de yerinden kaldırdın? Yoksa hayvanı efsunladın mı?” diye sormuş. Yahudi çiftçi, diğerine ineğe neler söylediğini anlatmış. Adam şaşkınlık ve hayranlıkla başını sallıyormuş. Kendi kendine konuşmaya başlamış.

“Konuşmasını bilmeyen ve zekâsı düşük olan bu yaratık, onu yaratanın farkında ise, ben ki Tanrı’nın suretinde yaratılmışım, her türlü zekâ ve yeteneğe sahibim, bunu nasıl anlayamadım?” diyormuş.

Ertesi gün çiftçi rabilere gitmiş ve Yahudi dinine dönerek Tora öğrenmeye başlamış günden sonra Yohanan ben Torta  (İneğin oğlu Yohanan) olmuş.

Pesikta Rabbati 14


Sezar’a verilen ders

Sezar bir gün Raban Gamliel’e, “Senin Tanrı’n hırsız. Kitabınızda şöyle yazıyor-Ve Tanrı O’nu derin bir uykuya soktu… Onun bir kaburgasını aldı…” demiş.

Sohbeti dinleyen Sezar’ın kızı lafa karışarak, “İzin verirsen cevabı ben vermek istiyorum. Lütfen buraya bir nöbetçi çağırır mısın?” dedi. Sezar şaşırarak, kızına baktı, “Buna neden gerek duyuyorsun?” diye sordu.

“Dün akşam saraya bir hırsız girdi, biz uyurken odamdan küçük, gümüş bir parfüm şişesi çaldı ama onun yerine altın bir parfüm şişe bırakmış” dedi ve sözüne devam etti, “Sence, Adem’den çalınan bir kaburganın yerine, uyandığında, baş ucunda ona hizmet verecek bir kadın bulması daha faydalı değil mi?”

Sezar kızına bakarak, “Benim demek istediğim şuydu, bütün bunlar neden Adem uyanıkken, onun bilgisi dahilinde, gözünün önünde yapılmadı?”

Kız, hizmetkârlardan bir parça kanlı, çiğ et istedi. Hizmetkârlar koşarak bir parça kanları akan çiğ eti prensese getirdiler. Kız çiğ eti eline alarak yere bıraktı. Bahçedeki kumlu toprağa buladı, sonra tabağa koyup babasına uzattı, “Hadi bu eti ye!” dedi. Sezar geri çekilerek yüzünü buruşturdu ve “Ama bu iğrenç bir şey!” dedi. Kız babasına bakarak, “Bu Adem için de böyle olacaktı. Kadının onun kaburgasından nasıl yaratıldığını görseydi, kadın onun gözüne iğrenç görünecekti” dedi.

Talmud, Sanhedrin 39 a

Not: Talmud kaynaklarına göre, Sanhedrin 71 bilgeden oluşan ve bunların belirli zamanlarda, Bet Amikdaş’da yasama, yargı, diyanet ve tören işlevlerini yerine getiren bir kuruldu.

 

Not: Talmud kaynaklarına göre, Sanhedrin 71 bilgeden oluşan ve bunların belirli zamanlarda, Bet Amikdaş’da yasama, yargı, diyanet ve tören işlevlerini yerine getiren bir kuruldu.

 

Esas çöpçatan 

Varlıklı yaşlı bir kadın, Rabi Yosi ben Halafta’ya, “Tanrı dünyayı kaç günde yarattı?” diye sormuş. Rabi, “6 günde” demiş. Kadın, “Peki o günden sonra Tanrı neler yapıyor?” diye sorunca, Rabi, “Oturup çiftlere çöpçatanlık yapıyor” demiş. Kadın, “Nasıl yani? Tanrı’nın bütün marifeti bu mudur? Bunu ben de yapabilirim. Ne kadar kölem ve hizmetçim varsa, onları birkaç dakikada çift haline getirir, evlendiririm” demiş. Rabi, “Bu senin için çok kolay olabilir ama Tanrı için bu, denizleri yarmaktan daha zor bir iş…” dedikten sonra arkasını dönmüş ve gitmiş.

Kadın 1000 erkek köle ile 1000 genç kız köleyi, iki sıra halinde karşısına dizdirmiş. Hepsini çifter çifter ayırarak evlendirmiş. Ertesi sabah çiftler teker karşısına dikilmişler. Kimisinin kafası yarıkmış, kimisinin gözü morarmış, kiminin bacağı kırık, kiminin kolları paramparçaymış. Kadın kölelerine hayretle bakarak, merakla onlara sormuş, “Size neler olmuş böyle?” Kadın köle, “Ben bunu istemiyorum” demiş. Erkek köle, “Ben bunu istemiyorum” demiş. Bu şikâyetler saatlerce bu şekilde sürmüş.

Zengin, yaşlı kadın hızla Rabi Yosi ben Halafta’nın yanına vararak,“Rabi, senin Tora’n gerçek, harikulade güzel ve övgüye değermiş. Söylediğin her söz yerinde ve iyiymiş” demiş.

Midraş Rabba, Bereşit 68